Kurgusal Diller

J. R. R. Tolkien

Hobbit, Yüzüklerin Efendisi gibi fantastik kurgu eserleriyle tanınan İngiliz yazar ve filolog John Ronald Reuel Tolkien, yarattığı Orta Dünya’nın sakinleri için 20 kadar kurgusal dil üretti. Çok izlendi, çok öykünüldü, ama başarı düzeyine ulaşılamadı. 2 Eylül 2023, bu dil tutkunu ve kurgusal dillerin efendisinin 50. ölüm yılıydı. Dil ve doğa severliğine saygıyla…

James Cameron’un yönettiği Avatar’da (2009), Pandora gezegeninde yaşayan Na’vi adlı insanüstü yaratıklar, Na’vi dilini konuşuyorlar. Amerikalı iletişim profesörü ve dilbilim danışmanı Paul Frommer, bu dili gramer, kelime hazinesi ve telaffuz kurallarıyla doğal bir dil gibi kurgulamış. Na’vi dilinin sesleri, insanlar tarafından üretilen seslere benzemiyor ve özel karakterleri olan bir alfabeyle yazılıyor.

Ünlü yönetmen George Walton Lucas’ın yarattığı Star Wars serisinin ilk filmi 1977’de çekiliyor. Birçok uzaylı ırkın betimlendiği Star Wars evreninde Hutt ırkı, gırtlaktan konuşulan sert bir dil olan “Huttese”yi; Wookiee ırkı, tiz ve zorlanmadan telaffuz edilebilen “Shyriiwook”i; Jawa ırkı, İngilizceye benzer bir yapıya sahip olan “Bocce”yi; Mandalorian ırkı, kültürleri ve yaşam tarzlarına uygun, sert ve keskin ses özellikleri taşıyan “Mando’a”yı; diğer birçok karakter de İngilizceye benzer biçimde tasarlanmış, Galaksi İmparatorluğu’nun resmi dili olan “Basic”i konuşuyor. Bu kurgu dillerin yaratılmasına dilbilimci ve yazar Dr. Paul Frommer ile Marc Okrand’ın emeği bulunuyor. Kurgu dillere özgü ses efektlerinin tasarımına ise Ben Burtt destek veriyor.

Kanadalı yönetmen Denis Villeneuve, yine uzaylılarla dünyalılar arasındaki ilişki ve iletişimi konu alan iki film Arrival’ı (Geliş) 2016’da, ikinci film David Lynch’in 1984 yapımı Dune’sini 2021’de çekiyor. Dune’nin devam filminin de 2023’te hazır olacağı sanılıyor. Yönetmen, bilimkurgu yazarı Ted Chiang’in “Story of Your Life” (Hayatınızın Hikâyesi) adlı kısa öyküsünden uyarladığı ilk filmde, uzaylıların dünyayı ziyareti sırasında, insanların onlarla iletişim kurmak için kullandıkları Heptapod diline odaklanılıyor. Dilbilim kurgusunun övgüyle karşılandığı Heptapod, üç boyutlu ve dairesel karakterlerden oluşan bir yazı sistemine sahip ve yazı sistemi dokuz karakterle görselleşiyor. Sözcüklerle değil, anlamlarla iletişim kurulan dilin en önemli özelliği, zaman algısının biz dünyalılardaki gibi çizgisel olmaması: Heptapot dilinde “Dün yağmur yağacak.” ya da “Kardeşim yarın geldi.” denebiliyor mesela. Yönetmen, ikinci film Dune’yi, Frank Herbert’in romanından uyarlıyor ve dilbilimcilerin yardımıyla insanlar ile diğer uzaylı ırkların iletişim kurmak için kullandığı galaktik bir dil kurguluyor.

John Ronald Reuel Tolkien

Dil dünyası bir âlem… Sadece insanların, otların, börtü böceğin, hatta cansız varlıkların ve türlü görünüşlerin bir dili yok. Esperanto gibi farklı uluslardan insanların iletişim engelini aşmak ya da uluslar arasında ilişkileri kolaylaştırıp yaygınlaştırmak için geliştirilen yapma (yapay) diller ve yukarıda birkaç örneğini verdiğimiz kurgusal diller de var. Bu sonuncular sanat yapıtlarının kurgu dünyasına ait. Onları “yapma” dil olmalarına karşın farklı ve özel bir amaçla oluşturulmaları nedeniyle aynı terimle adlandırmak doğru değil. Bu diller edebiyat, sanat yapıtlarının kurgu evreni için üretildiklerinden ve o evrenin içinde kurgulandıklarından yapıtın dışında bir bağlama sahip olmadıklarından onlar için en uygun terim “kurgusal dil”dir.

Kurgusal diller, sanat yapıtının dünyası içinde yaşayan kurgu karakterlerin dilleridir; kullanımları, özellikleri o yapıtın gerekleriyle sınırlı kaldığından birçok yönden tamamlanmamışlardır. Yapıtın konusu gereği böyle bir dile ihtiyaç duyan sanatçı, eğer dille ve dilbilimle ilgili değilse, yapıtına sahihlik ve tutarlılık kazandırmak için kurgusal dili bir dilbilimciden yardım alarak yaratır. Kurgusal dillere genellikle fantastik veya fütüristik teması olan ve bilim kurgusal özellikler taşıyan yapıtlarda yer verilir. Sözcükleriyle, yazımıyla, alfabesiyle özgün bir biçimde kurgulanan bu dillerin kendi içlerinde tutarlı olması beklenir.

Kurgusal diller, az çok gerçek dünya dilleri etkisinde ve genellikle edebiyat, film, oyun ve diğer sanat formları için yaratılmış hayali dillerdir. Amacı, bir hikâyenin yaratılan evreninde yer alan hayali toplulukların kültürlerini yansıtmak veya belirli bir atmosfer oluşturmaktır. Tıpkı Star Trek’teki Klingonca, Game of Thrones’ta kullanılan Dothraki ve Valyrian dilleri gibi.

Bu diller, genellikle yapıtın ana yapısı çatıldıktan sonra, bazen de kurguyla birlikte gerektiği kadar oluşturulur ve yapıta katılır. Yukarıda verdiğimiz örneklerde de durum budur. Ancak fantastik kurgu romanları Hobbit, Yüzüklerin Efendisi gibi yapıtlarıyla tanınan, popüler edebiyatın önemli yazarı İngiliz dilbilimci John Ronald Reuel Tolkien’de durum bundan faklıdır. Tolkien, bir dilbilimci olduğu için söz konusu romanlarında yer verdiği 20 kadar kurgusal dili bizzat kendisi yapmış; daha da önemlisi kurguladığı romanlar için olay örgüsü ve karakter kadrosunun gerektirdiği dilleri üretmemiş, tersine ürettiği diller için Orta Dünya adlı hayali bir dünya yaratmış ve bu dünyayı anlatan romanlar kurgulamış!

İngiliz yazar, akademisyen ve filolog J. R. R. Tolkien, 1892 yılında babasının görevi nedeniyle bulunduğu Güney Afrika’da doğdu ve birkaç yıl sonra babası ölünce annesiyle İngiltere’ye döndü. Tolkien, daha çocuk yaşta hikâyeler yazmaya ve yapma diller oluşturmaya merak sardı. Sonra Klasik diller eğitimi aldı. Orta Çağ İngilizcesi, sözlükbilim ve filolojide alanında uzmanlaştı. “Gloassapoeie” kavramı, Tolkien’in kurgusal dil oluşturmak anlamında kullandığı bir kavram. Tolkien, Oxford Üniversitesi’nde İngiliz dili ve edebiyatı profesörü olarak görev yaptı. Kitapları popüler fantastik edebiyatın en önemli örnekleri olarak kabul edildi. Edebi çalışmaları ve akademik araştırmalarıyla birçok ödül kazandı ve 1972 yılında İngiltere Kraliçesi tarafından şövalye ilan edildi. 1973 yılında ölen Tolkien’in birçok kitabı oğlu Christopher Tolkien tarafından hazırlanıp yayımlandı.

Kapitalist sistemin neden olduğu doğayı yok sayan yaşamın sorunlarına çözümler üretmek için yarattığı kendine ait mitolojisini kurgusal Orta Dünya’sı başta Hobbit, Yüzüklerin Efendisi ve Silmarillion olmak üzere yazdığı birçok kitabında yer aldı. Farklı ırkların ve dillerin yer aldığı geniş bir evreni kapsayan Orta Dünya’da Sindarin ve Quenya gibi iki ana dilleri olan, uzun ömürlü Elfler; Khuzdul dilini konuşan, küçük ama güçlü ırk Cüceler; farklı topluluklar arasında farklı diller konuşan İnsanlar; Hobbitçe olarak bilinen dillerini konuşan, Orta Dünya’nın güneybatısındaki Shire bölgesinde yaşayan Hobbitler; kendi adlarıyla anılan dilleri olan, ağaca benzer dev orman yaratıkları Entler; Kara Dil konuşan, kötü niyetli ve acımasız Orklar… Bütün bunlar ve daha fazlası Orta Dünya mitolojisinin ırkları ve dilleri, yani Tolkien kurgusu.

Tolkien’in yarattığı diller, düzenli, kapsamlı, ayrıntılı gramerleri ve tutarlı yapılarıyla doğal dillere en yakın kurgusal dillerdir. Yazar, bu dillerde gerçek dünya dillerinin farklı dil ailelerinden öğeleri bir araya getirdiğini belirtir. Yine de örneğin yüksek Elflerin dili olan Quenya, Fin-Ugor; genel Elf dili Sindarin ise Kelt dillerinden esinler taşır. Numenorluların dili Adûnaic, Hint-Avrupa dilleriyle Semitik dillerle benzetilebilse de Ainur olarak bilinen varlıkların dili Valarin, hiçbir gerçek dil ailesiyle ilişkilendirilemeyecek yapıdadır.

Tolkien’in kurgusal dilleri, çeşitlilik gösteren morfolojileriyle bir kurgu hikâye için oldukça geniş sayılabilecek, tıpkı doğal diller gibi sözcük dağarcıkları yaratma potansiyeline sahiptir. Öte yandan bu diller fonetik (sesbilgisel) bakımdan da ince ince düşünülmüş, örneğin Sindarin dilinin sözcüklerinde kendine özgü ses uyumlarıyla telaffuzda akıcı bir ritim ortaya çıkarılması amaçlanmış, böylelikle sözcüklerin ve adların kolayca akılda tutulması sağlanmak istenmiştir. İngilizcenin sentaksına alternatif bir sözdizimiyle anlatım biçimini zenginleştirilmiş, aynı kökenden Sindarin ile Quenya’da olduğu gibi benzer yapısal özelliklerle betimlenmiş, doğal dillerde olduğu gibi analiz edilmeye uygun özelliklerle donatılmıştır.

Tengwar, Cirth, Sarati ve Tumna gibi kendine özgü yazı sistemleri ve alfabeleri de olan Orta Dünya’nın bu kurgusal dilleri gramer, kelime dağarcığı, telaffuz, yazım, dil bilgisel yapılar ve kültürel özgülükler gibi özelliklere sahiptir. Bu diller de öğrenilebilirdir ve bir topluluk içinde iletişim kurmak veya bir hikâyeyi anlatmak için kullanılabilirler. Bütün bu özelliklerine karşın, yazar ve sanatçılar tarafından yaratılan kurgusal dillerin olanakları iletişim ve enformasyon aktarmakla sınırlıdır. Genellikle gerçek dünya kültürleri ve dilleri örneksenerek yaratılırlar, ama doğallıkla bir kültür yaratamazlar, en fazla yaratılmış bir kültürü taşıyabilirler. Doğal diller gibi, topluluklar arasındaki doğal etkileşimler sonucu oluşmadıklarından Saussure’nin eşsüremlilik dediği betimsel dilbilgisine ve Chomsky’nin edim ya da yüzeysel yapı dediği dil bilgisel dizgeye öykünerek kurgulanırlar. 

Kurgusal diller, yazarın sınırladığı romana ait bir hayat içinde konuşulup yaşatıldıklarından doğal dillerin evrim sürecine dahil değildirler, gelişme süreleri yaratıcılarının ömürleriyle sınırlı kalır. Bir insan ömrüyle sınırlanan evrim süreci onları değişim, dönüşüm, anlam katmanları ve anlatım bakımından zenginleşme olanağından yoksun bırakır. Öte yandan erekleri ve işlevleriyle de yapma dillerden ayrılan kurgusal diller, Tolkien’in oluşturdukları dışında, genellikle dil aileleri içinde tanımlanmazlar.

Yapma ve kurgusal dillerle ilgi bu tür çalışmalar kuşkusuz doğal dillerin yapısını ve doğasını anlamamızı kolaylaştırmaktadır. Sausseure’nin dil-söz ayrımını dikkate alarak söylersek, bu tür diller, birer dil sistemi olarak öğrenilebilen dillerdir. Oysa doğal diller öğrenmekle elde edilmez, belli bir tarihsellik, kültürel ve sosyal doku içinde kullanmakla edinilebilirler.

Sindarin dilinde yazılmış bir şiirle bitirelim:

Tabanı Yıldızlı Bir Gökyüzü Altında

“Elen síla lúmenn’ omentielvo,

Gúth kénan benc un lé

Han mathon ne nen, han mathon ne chae

A han noston ned ‘wilith

E-cheniath, ú-‘ar-dhínen”

(Bir yıldız, parlar buluşmamızın saatinde

 Üzüntümdeki gücüm umuttur benim

 Yürüyen bizimle birlikte, acıyı bilen

 Ve bizimle birlikte ağlayan

 İşte budur zamanında ihtiyacımız olan)

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir