Sanatla İyileşmek

FRIDA

20. yüzyılın ikonik sanatçılarından Frida Kahlo, 6 Temmuz 1907 olan doğum tarihini, Meksika devriminin doğuşuyla ilişkilendirmek için 7 Temmuz 1910 olarak ilan edecek kadar “Meksikalı” ve “devrimci”ydi. Bireysel acılar, toplumsal mücadeleler ve bunları tuvalde yeniden yaratmakla dolu 47 yıllık yaşamın öznesi Kahlo’yu; doğumunun 116, ölümünün 69. yılında, biyografisine odaklanan Frida filmiyle anıyoruz.

Okumaya devam et “Sanatla İyileşmek”

Kızlar Hangi Okula?

Soru şudur: Asch deneyinin sonuçlarını halk dalkavukluğuyla meşrulaştıran Cumhuriyet karşıtlığının bu cinsiyet ayrımcılığı neden okullarla sınırlı kalsın? Hastanelerde, üretim ve hizmet alanlarında, dinlence ve eğlence mekânlarında da kadınlar, kızlar yok mu? Onlar erkeklerle birlikte mi tedavi görecek, çalışacak, dinlenecek, eğlenecek?

Okumaya devam et “Kızlar Hangi Okula?”

Chatbotların dili, henüz çat pat!

Dilbilimciler, doğal dillerin biyolojik bir mekanizmaya sahip; ama sosyal, kültürel ve tarihsel bir olgu olduğu konusunda aşağı yukarı hemfikirler. İçinde konuşulduğu toplumsal, kültürel bağlam dile yansıyor ve chatbotların asıl zorluğu burada ortaya çıkıyor. Yapay zekâ teknolojisi bu zorluğu aşabilecek mi?

Okumaya devam et “Chatbotların dili, henüz çat pat!”

Cumhuriyet Karşıtlığının Karargâhları

DİNSEL VAKIFLAR

Bugün “Dindar ve kindar bir nesil yetiştireceğiz!” diyen Erdoğanlara; “Siz isterseniz hilafeti bile getirebilirsiniz.” diyen Mendereslerden, “Bana milliyetçiler adam öldürüyor, dedirtemezsiniz!” diyen Demirellerden, “Asmayalım da besleyelim mi?” diyen Evrenlerden, “Irak savaşına Amerikalıların yanında girersek, bir koyar üç alırız!” diyen Özallardan gelindi. Onların bu siyaset, inanç ve ahlak anlayışları, Cumhuriyet’in kapattığı tekke ve zaviyeleri, birer sivil toplum kuruluşu saydıkları cemaatleri vakıflar biçiminde örgütleyerek birer karşı devrim karargâhı haline getirdi.

Okumaya devam et “Cumhuriyet Karşıtlığının Karargâhları”

Kapitalizmin ‘Yapısökümü’

DOGVILLE / KÖPEKKENT

Köpekkent “Dogville”, saf sinema Dogma 95’in kuramcısı Lars von Trier’in Amerika üçlemesinin ilk filmi olsa da sadece ABD ile sınırlı bir eleştiri getirmez, bütün bir kapitalist uygarlığı “yapısöküme” uğratır. Melek kadar saf, temiz, merhamet abidesi bir kadından kısa sürede bir fahişe ve sonunda bir canavar yaratan demokrasi yanılsaması, Adorno’yu doğrulamaktadır: “Yanlış hayat doğru yaşanmaz!”

Okumaya devam et “Kapitalizmin ‘Yapısökümü’”