Dillerin Zenginliği ve Ulusallığı

Türk Devriminin önemli aşamalarından biri Cumhuriyet’in kuruluşundan beş yıl sonra gerçekleştirilen Harf Devrimi, diğeri de dokuz yıl sonra 26 Eylül 1932’de düzenlenen Türk Dil Kurultayı ile yaşama geçen Dil Devrimi’dir. Dil Bayramı’mızın 88. yılını dilin sosyolojisine ilişkin iki yazıyla kutluyorum. Yazıların ilki dillerin ulusallığı ve çeşitliliği, ikincisi sınıfsallığıyla ilgilidir.

İnsan türünün dil öğrenmeye genetik olarak yatkın olduğunu dilbilimciler söylüyor; Çağdaş İngiliz Edebiyatı Profesörü John Sutherland da ekliyor: “Tür olarak kendi içimizde mitsel düşünmeye eğilimli olduğumuzu varsaymak mantıklıdır.” (2018). Kolektif bilinçdışımızın binlerce yılda yarattığı, dünyayı anlama ve yorumlama yönümüzü etkileyen birçok arketipi (ilkörnek) işte bu mitler içinde bulabiliyoruz. Tıpkı Babil Kulesi mitinde yüzlerce yıldır yaşattığımız tanrı, güç, inanç arketipi gibi.

Okumaya devam et “Dillerin Zenginliği ve Ulusallığı”

Dil Savunması

Ağzımızı Korona’yla açıp Korona’yla kapattığımız bugünlerde herkes, bu virüse çok büyük bir işlev yükleyerek, artık hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağını söylüyor. Bazıları da Korona’dan sonra sosyal adaletin daha yaygın bir değer olarak benimseneceğini, kapitalizmin önemli dayanaklarını yitireceğini ifade ediyor. Virüsle kapitalizmin yıkılıp sosyal eşitliğin sağlanamayacağını çok yakında görür ve belki o zaman sosyal ilişkilerin ekonomik altyapısını değiştirmenin sağlam yollarını buluruz.

Okumaya devam et “Dil Savunması”