Bakan’ın “aklıselim, kalbiselim ve zevkiselim sahibi nesiller” yetiştirmek için övünerek açıkladığı “Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli”nin felsefesi, şu kavramlara dayanıyor: “Epistomolojik bütünlük, ontolojik bütünlük, zamansal bütünlük, aksiyolojik olgunluk, erdem, değer, eylem…” Bu terminoloji çağdaş, bilimsel, ulusal ve demokratik bir eğitime mi ait, yoksa ehil ve kâmil bir mürşidin gözetim ve denetiminde, cilalanmış tekke tedrisine mi?
Okumaya devam et “Yıkımdan İnşaya Cumhuriyet ve Eğitim”Etiket: Eğitim
İstatistik
Gezegenimiz derin bir krizin içinde. Uzmanlar, sorunları, kısa, orta ve uzun vadeli diye adlandırıyorlar; çözümleri de öyle, kısa, orta ve uzun vadeli oluyor. 2021’in dünya genelinde kısa, orta ve uzun vadeli sorunları sırasıyla şöyle listeleniyor: Pandemi, ekonomi ve iklim sorunu. Bu çerçevede bütün planlamalar istatistiklere dayanılarak yapılıyor. İstatistiklerse onları elinde tutanlarca yorumlanıp şekillendiriliyor. Sayılar buna elverişli, neredeyse şiir gibi, okuyana göre anlam kazanıyor. Gelin, o sayıları birlikte okuyalım.
Okumaya devam et “İstatistik”Bir Öğrencim İçin
20 Kasım Çocuk Hakları Günü
Okumaya devam et “Bir Öğrencim İçin”Oksimoron
Yunancada oxus “keskin”, môros “aptalca” demek. “Oksimoron”, bu iki sözcüğün birleşmesiyle oluşmuş. Birbiriyle çelişen iki kavramın bir tamlama ya da cümle bağlamında ilişkilendirildiği ifade anlamına geliyor. Bazen anlamı pekiştirmek ya da yazınsal bir estetik, etkili bir söyleyiş oluşturmak, bazen de bir durumu eleştirmek veya alaya almak için kullanılıyor. Türkçesi için “tersanlam” terimini öneriyorum.
Okumaya devam et “Oksimoron”Virüsün Mutasyonu
Resmi adı Sars-Cov-2 olan, ve COVID-19 hastalığına yol açan Korona virüsü, dünyayı “sars”maya devam ediyor.
Bilim insanlarının açıklamalarına göre bulaşısı havada asılı kalan partiküllerin başkası tarafından solunması; öksürme/hapşırma sonucu saçılan tükürük/mukus damlalarının, başka bir kişinin gözü, burnu veya ağzından girmesi ya da temas yoluyla ve insandan insana gerçekleşen virüsün yayılma eğilimi sürüyor.
Dünyanın diğer ülkelerinde aynı yapısal bulaşı özelliklerini koruyan virüsün, alınan tedbirlere bakılırsa, ülkemizde köklü bir mutasyona uğradığı anlaşılıyor.
Mutasyonun daha çok virüsün bulaşı özelliklerinde meydana geldiği görülüyor. Virüs, enfekte edeceği insanı seçerken tercihlerini kişilerin ve mekânın farklı özelliklerine göre yapıyor.
Mutasyonu çalışan-emekli hassasiyeti kazanarak ve çalışana bulaşmayıp emekliye musallat olarak başlayan Korona virüsü, geçirdiği değişim sürecinde bu hassasiyetini daha da artırıyor.
Şu aşamada virüs, AVM’lerde alışveriş yapma yeterliği olan yetişkinlere değil, bu yeterliğe sahip olmayan öğrencilere bulaşıyor.
Otel gibi turistik mekânlarda değil, okullarda aktif hâle geliyor.
Plajlarda bulaşı kaabiliyetini kaybediyor, ama okul bahçelerinde hükmünü sürdürüyor.
Düğünlerde, asker uğurlamalarında virüsten çıt yok, okul servislerinde coşuyor.
Eğlence yerlerinden kaçıp dersliklere sığınıyor.
Merkezi sınavların kalabalığında sesi çıkmıyor, okulların seyreltilmiş eğitiminde bile öğrencinin canına okuyor.
Özel okullarda bulaşı etkisini kaybediyor, devlet okullarında bu etkiyi tekrar kazanıyor.
Yüz yüze kurslarda hiçbir öğrenciye sataşma potansiyeli taşımıyor, yüz yüze derslerde çocuklarımızın başına musallat oluyor
Bu nedenle Milli Eğitim Bakanlığımız, Sağlık Bakanlığı ve Bilim Kurulu’na danışarak 2020-2021 Eğitim Öğretim dönemini rekabet, sınav, kurs ve özel okul odaklı yüz yüze eğitimle başlatıyor. Devlet okullarında çocuğu olan velilerimiz darılmasın…
Her işin başı sağlık!
Ziya Selçuk’u Anlama Kılavuzu
Korona saldırmaya devam ediyor ve küresel salgının ulusal yıkımları farklı oluyor. Devlet gibi devleti olan uluslar, virüsle mücadelede kıl kadar yalpalamıyorlar. Bize medyada genellikle yalpalayanlar gösterilip onların haberleri verildiğinden, devletimizin salgınla mücadeledeki başarısını nesnel olarak ölçemiyoruz maalesef.
Okumaya devam et “Ziya Selçuk’u Anlama Kılavuzu”Üniversite Adaylarına Son Ders: Eğitimin ‘Gini’si
27-28 Haziran’da YKS’ye girecek üniversite adaylarımızdan mezunların bir kısmıyla 12. sınıf öğrencilerimiz “Z Kuşağı”nın mensupları; yani en küçüğü 18 yaşında. Dolayısıyla her biri hayatın gerçeklerini, ülkemizin sorunlarını tartışabilecek yeterlilikte. Bu nedenle adil olmayan, rekabetçi/yarışmacı bir eğitimin yarattığı sonuçları irdeleyen aşağıdaki yazıyı Korona virüsünün felce uğrattığı hazırlık sürecinde yaşadıkları gerçekliği bir de bu açıdan görme olgunluğuyla değerlendireceklerini biliyor, tüm adaylara başarılar diliyorum.
Okumaya devam et “Üniversite Adaylarına Son Ders: Eğitimin ‘Gini’si”Ekranlar Kapanırken…
Eğitim Eve Sığar mı?
Bu bir “Okullar Kapanırken…” başlıklı eğitim dönem değerlendirme yazısı olacaktı. Covid-19 salgını nedeniyle okulların daha 13 Mart’ta, çoktaaan kapandığını, yerine “Yaptık mı yaptık, oldu mu oldu!” kabulüyle ekranların açıldığını anımsayınca başlığı değiştirmek şart oldu.
Okumaya devam et “Ekranlar Kapanırken…”Eğitimi “Rock”laştırmak
“Etkileşimli tahtalar öğretmen otoritesini duman etti. Çünkü öğretmenler o tahtaları çocuklar kadar başarılı kullanamıyorlardı. Sınıfta öğretmenlerine tahta üzerindeki bir işlemi nasıl gerçekleştireceğini çocuklar tarif etmeye başladılar. Hâlbuki bizim öğretmen kültürümüzde her şeyin en iyisini, en doğrusunu öğretmen bilir ve çocuklar ondan öğrenirler. Tersine dönünce bu ilişki, öğretmenin otoritesi ciddi…”
Okumaya devam et “Eğitimi “Rock”laştırmak”Jenerasyonların Karakteristiği ve “Z Kuşağı”nın Eğitimi
“21. Yüzyıl Becerileri ve Eğitim Dizgemiz” başlıklı önceki yazı, henüz ilk çeyreğini yaşadığımız yüzyılımızı ve gereklerini betimlemeyi amaçlıyor; bunu hal-i hazırdaki eğitim dizgemizin hazır bulunuşluğuyla kıyas içinde yapıyordu. Bu yazımızın meramı da bir jenerasyon kısa tarihinden sonra, bugün ilkokul birinci sınıftan lise son sınıfa kadar temel eğitim sürecindeki “doğuştan dijitaller”in özelliklerine ve eğitimlerine odaklanmak.
Okumaya devam et “Jenerasyonların Karakteristiği ve “Z Kuşağı”nın Eğitimi”