Köy Enstitüleri’nin 81. Yılı

17 Nisan 2021, Cumhuriyet aydınlanmasının eğitim atılımı olan Köy Enstitüleri’nin 81. kuruluş yılı. Köy Enstitüleri, çağdaş dünyanın eğitim alanında düştüğü her çıkmazda sarıldığı ve sarılacağı “iş için, iş içinde eğitim” ilkesinin uygulandığı özgün bir eğitim deneyimidir. Enstitüler, kuruldukları dönemin sosyolojik temelleri kalmamış olsa da kamucu, halkçı ve aydınlanmacı eğitim politikaları için bitmez tükenmez bir kaynak olmaya devam ediyor.

Enstitü Kolejleri!

Enstitüler, nüfusunun %5’inin okuma yazma bildiği ve %80’inin köylerde yaşadığı ülkemizde dönemin Milli Eğitim Bakanı Hasan Âli Yücel ile İlköğretim Genel Müdürü İsmail Hakkı Tonguç’un öndeliğinde 17 Nisan 1940 tarihli 3803 sayılı yasa ile ‘İlkokul mezunu köy çocuklarını eğitip köylerde öğretmen olarak çalışmaları’ amacıyla kuruldular. Beş yıllık dağılıma göre 58’er hafta Teknik ile Ziraat dersleri ve uygulamaları, 114 hafta Kültür dersleri planlanan toplam 20 enstitüde kapanmaya bırakıldıkları 1945-1946 eğitim öğretim dönemine kadar 522 öğretmen 15 529 öğrenciyle eğitim yaptı. 1950’de birçoğu aydın ve sanatçı olan Köy Enstitüsü kökenli öğretmen sayısı 13 182’ydi. Bu, Cumhuriyet Devrimi’nin gerici egemenler tarafından bir kere daha önü kesilen ikinci atılımıydı!

Hasan Âli Yücel, İsmail Hakkı Tonguç ve Enstitülüler

Bütün engellemelere ve itibarsızlaştırılmak istenmelerine karşın Enstitülerin mirası ve saygınlığından hâlâ vaz geçilemediği görülüyor. Başlıktaki tezat bunu anlatıyor. “Enstitü Kolejleri” tamlamasını oluşturan iki sözcüğün etimolojik değil, ama eğitim tarihimizdeki yerleşik anlamları tam bir oksimoron oluşturuyor. Enstitü “araştırma, üretme etkinlikleri yoluyla yapılan kamusal eğitim kurumu” yanında Köy Enstitüsünü; kolej ise “paralı özel okul”u çağırıyor. Zıtlık burada; ama özel sektör sağlıkta, güvenlikte ve daha birçok alanda olduğu gibi eğitimde de değer sömürüyor; kamuyu talan ediyor hem uygulamada hem yarattığı kültürde!

Özelleştirmeci hükümetlerin ve Milli Eğitim Bakanlığının destekleriyle piyasada büyük güç elde eden özel öğretim kurumları ve okulları, küresel salgınla birlikte uzaktan eğitimin dijital platformlarına kapanarak “sanal” bir eğitim oyununa başlayınca büyük bir itibar kaybı yaşadılar, yaşıyorlar. Oysa salgın öncesinde Batılı liberal eğitim yaklaşımlarının öne çıkardığı “yaşam boyu öğrenme”, “disiplinler arası ilişkilendirme”, “yaparak yaşayarak öğrenme”, “problem çözme”, “yaratıcılık” ve “okuryazarlık” gibi beceriler üzerinden işi Köy Enstitüleri’nin bile saygınlığını kullanmaya vardırmışlardı.

Eğitim, bütün dünyada esas olarak biri rekabetçi/yarışmacı ve diğeri paylaşmacı/eşitlikçi olmak üzere iki modelle ilerliyor. Özel okulcular, doğal olarak birinci modeli uyguluyor; ama ikincisinin toplumdaki saygın karşılığından yararlanmak istiyorlardı. Bu nedenle  “kolej” adlarının yanına “enstitü” yazanlar bile vardı; sitesinin ana sayfasına Can Dündar’ın “Köy Enstitüleri Belgeseli”nin videosunu koyan ve her menüyü Atatürk’ün görselleri ve sözleriyle süsleyenler de! Ve o kadar “eşitlikçi”ydiler ki, şöyle ilanlar vermişlerdi: “Öğretmenlerimize eşit ücret veriyoruz!” ve her müşte… pardon veliden de “eşit” ücret talep ediyorlardı! En mütevazı eğitim ücretleri 50 000’den başlıyordu! Bir de sloganları vardı: “Pazarlık yok!”

Değer Sömürüsü

Köy Enstitüleri’nin temel yaklaşımı olan ‘iş için, iş ile, iş içinde öğrenme’ “Enstitü Kolejleri”nde eğitim uygulamalarına STEM yaklaşımıyla ‘yaparak, yaşayarak öğrenme’ biçiminde tercüme ediliyordu; ama çeviri doğru değildi. Çünkü ‘yaparak öğrenme’de yapılan ürün, öğrenmekte sadece bir ‘araç’ oluyor. Bu yüzden kullanıma sokulmak için üretilmiyor; dolayısıyla ‘yapma’ yapmacık, ‘ürün’ işlevsiz, ‘öğrenme’ de eksik kalıyordu. Enstitülerde ise ‘iş’ öğrenmede aynı zamanda ‘amaç’tı! Enstitülerin ‘yaparken öğrenme’ sürecinde ürettiği ‘ürün’ kullanılıyor, işlevsellik kazanıyor ve ‘tam öğrenme’ gerçekleşiyordu.

Bizim enstitü kolejcilerinin “Köy Enstitüleri” sanıp örnek aldıkları, eğitimde ‘disiplinler arası, bütünlükçü’ bir yaklaşımla yola çıkan Batı’nın liberal pedagojileri, geldiği noktada Endüstri 4.0’ın eleman talebiyle, STEM gibi mühendislik temelli “tekçi” eğitime saplanıp kalmıştı. Oysa Enstitülü öğrenciler, her günün rutinleri olan sabah jimnastiği, halk oyunları ve serbest okuma saatleriyle, hafta sonları eğlentilerinde müzik, gösteri ve piyesleriyle birleştirdikleri haftalık 22 saat kültür ve 22 saat ziraat/teknik ders ve çalışmalarıyla bütünlükçü bir eğitim yaklaşımının sağlıklı örneklerini veriyordu.

Zihinsel, kişisel, araştırma, öğrenme, yenilenme, kariyer, teknoloji kullanma gibi daha çok piyasa ve birey vurgusu taşıyan becerilerle yetinen enstitü kolejcilerimiz, tıpkı milli eğitim politikamızın bürokratları gibi, ondan ötesiyle pek ilgilenmiyordu. Köy Enstitüleri ise araştırma, gözlem, deney, yaratıcılık becerileriyle öğrenci; iş başarmanın, ürün ortay koymanın, eser yaratmanın, paylaşmanın ve topluma yararlı olmanın gönencini kökleştiriyordu. Anadolu bozkırına ektikleri çekirdekle ve kapsamlı gezi-gözlem programlarıyla yurtseverlik duygusunu pekiştiriyor, bağımsızlık düşüncesini güçlendiriyordu.

Enstitülerde öğretmen, öğrenci, yönetici aynı ortam ve koşullarda yaşıyorlardı, kıyafetleri bile aynıydı. Herkes yönetime doğrudan katılıyor, hafta sonu toplantılarında eleştiri-özeleştiri mekanizması ‘medeni cesaret’ içinde son derece sağlıklı bir biçimde işletiliyordu. Hadi öğrenci ve öğretmenin yönetime katılma fantezisini geçelim; eleştiri tamam da özeleştirinin anlamını kaç öğrenci, öğretmen, yönetici biliyor bugün kamu okullarımızda, kolejlerimizde?

Enstitü Rozeti

Benseverlik-yurtseverlik, eşitsizlik-halkçılık, dogmacılık-bilimsellik, yinelemecilik-yenilenmecilik, aktarmacılık-keşifçilik, çevrecilik-doğacılık gibi daha birkaç başlıkta, özel okulculuğumuzu geçelim, hal-i pür melal milli eğitimimizin, hele bu kamusal sağlık ve eğitim ihtiyacının yakıcı bir biçimde kendini dayattığı salgın döneminde, Köy Enstitülerimizden alacağı çok ders var; ama uzaktan değil, yüz yüze!

Enstitü Kolejleri mi? Onların yerinde yeller esiyor!

“Köy Enstitüleri’nin 81. Yılı” için 2 yorum

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir