Maymun Davası

Rüzgârın Mirası/Inherit The Wind

“Anlamıyor musunuz, eğer Evrim Kuramı’nın resmi okullarda öğretilmesini suç sayarsanız, yarın özel okullarda öğretilmesini de suç sayabilirsiniz. Eğer birini yaparsanız, ötekini de yapabilirsiniz! Çünkü fanatizm ve cahillik daima açtır ve beslenmeye ihtiyaçları vardır! Çok yakında Sayın Yargıç, geriye doğru yürüyor olacağız; elimizde flamalar ve davullarla zekâ ve aydınlanma getirmeye cüret eden adamı yaktıkları o ‘şanlı’ 16. yüzyıla doğru!”

Öğretmene Darwin Cezası

Gazetelerin yazdıklarına göre, Ankara’da bir ilkokul öğrencisi, derste öğretmenine “İnsanlar maymundan mı geldi?” diye sordu. Öğretmen, tüm canlıların değişime uğradığını söyledi, Darwin’in Evrim Kuramı’nı anlattı. Öğrenci bunu evde ailesine aktardı, aile de dini inançlarının rencide edildiğini ileri sürerek öğretmeni şikâyet etti. Milli Eğitim Bakanlığı, “Müfredat dışına çıkarak Darwin’in Evrim Kuramı’nı anlatıp suç işlemiştir, kınama gerekir.” dedi. Ancak mevzuatta böyle bir suç olmadığı için öğretmene uyarı cezası verildi.

Bu olay, Türkiye’de Öğretmen Süleyman Biçer’in başına 2011 Eylül’ünde gelmişti; yani Amerika’nın Tennessee eyaletinde  J. T. Scopes adlı öğretmenin Evrim Teorisi’ni öğretmek suçunu işleyip tutuklanarak yargılanmasından 86 yıl sonra!

Maymun Davası’ndan Rüzgârın Mirası’na

John Washington Butler, Amerikalı, yobaz denecek kadar tutucu bir çiftçiydi ve son derece muhafazakâr bir nüfusa sahip Tennessee eyaletinde yaşıyordu. Bu radikal dinciliği Butler’i, 1923’te Eyalet Temsilciler Meclisi üyesi yapmıştı. En az kendisi kadar İncil’e bağlılığıyla tanınan ABD Kongresi üyesi William Jennings Bryan‘ın hayranıydı. 1925’te devlet okullarında Evrim Kuramı’nı öğretmeyi yasaklayan ve kendi adıyla anılan Butler Yasası‘nın çıkarılmasına ön ayak oldu. Yasa, “İncil’de söylendiği gibi insanın ilahi yaratılışı anlatısını inkâr eden ve bunun yerine insanın, aşağı hayvanlardan türediğini öne süren herhangi bir kuramın kamu okullarında öğretilmesi“ni yasaklıyordu.

Yasanın getirdiği yasak, birçok kurumu ve bilim adamını rahatsız etmişti. Amerikan Sivil Özgürlükler Birliği bu yasaya karşı çıkacak olanları gönüllü savunacağını duyurdu. Bunun üzerine 1925 Temmuz’unda Dayton’da John T. Scopes adlı biyoloji öğretmeni bu bilimsel gerçekten söz edince hakkında Maymun Davası (Monkey Trial) olarak ünlenen dava açıldı. Gerçek ile efsane, bilim ile din arasında bir hesaplaşmaya dönüşen dava, birçok tiyatro oyununa, TV filmine ve bizim de bu yazımızda ele aldığımız Rüzgârın Mirası filmine konu oldu. Aslında film, ABD’de 1950’lerde Mc. Carthy dönemindeki solcu avcılığına karşı, Arthur Miller’in Cadı Kazanı’na ve Charly Chaplin’in ülkesini terk etmesine eklenen bir tepkiydi.

1960 yapımı Inherit The Wind, Hollywood’un önemli bağımsız sinema yapımcılarından Amerikalı yönetmen Stanley Kramer’in imzasını taşıyor. Kramer, 1940’larda yapımcılıkla başladığı kariyerine 1950’lerde sinemayı da ekledi ve 1970’lerin sonuna kadar sinemada aktif oldu. Yapımcı olarak 40, yönetmen olarak 20 kadar filmde çalıştı. Liberal bir dünya görüşüne sahip olan yönetmen, başta ırkçılık olmak üzere birçok sosyal temayı beyaz perdeye taşıdı. Meydan Okuyanlar’dan Nuremberg Duruşması’na, Tahmin Et Akşam Yemeğine Kim Geliyor’dan unutulmaz Anthony Quinn’li Kasabanın Sırrı’na birçok “iletisi olan” filme imza attı.

Inherit The Wind

Yukarıda değindiğimiz Maymun Davası’nı konu alan ve sürükleyici bir mahkeme draması olan Rüzgârın Mirası, Jerome Lawrence ile Robert E. Lee’nin Broadway’de büyük tartışma yaratan aynı adlı oyunundan Nedrick Young ve Harold Jacob Smith’in senaryosuyla beyaz perdeye uyarlandı. Yargılanan öğretmenin acar avukatı Henry Drummond’u 10. Berlin Film Festivali’nde En İyi Erkek Oyuncu ödülünü alan Spencer Tracy canlandırdı. Ernest Laszlo’nun görüntülerine Ernest Gold’un besteleri eşlik etti ve filmin giriş çıkış şarkılarını dokunaklı sesiyle Leslie Uggams yorumladı.

İncil mi Türlerin Kökeni mi?

Bilim, insanın bilme, anlama isteğinin bir karşılığıdır. İnsanlık tarihi boyunca açtığı yolda önüne çıkan duruk, katı inançlarla sürekli çatışagelmiştir. Katolik Kilisesi’ne bağlı Engizisyon Mahkemesi, daha önce Aristoteles’in Dünya merkezli evren modeli yerine Güneş merkezli evren modelini koyan Kopernik’i yasaklamış, onu doğrulayan Galileo’yu yargılamıştı. Darwin’in Türlerin Kökeni’nde ortaya koyduğu Evrim Yasası’nın da İncil’in ve başka birçok dinî metnin temel aldığı Yaratılış teziyle karşılaşması kaçınılmazdı. Nihayet bu çatışma, adını, Davut Oğlu İsrail Kralı Süleyman’ın “Ailesine sıkıntı çektirenin mirası yeldir.” özdeyişinden alan Rüzgârın Mirası’nda bir kere daha ortaya çıkıyor. Film, sağlam çıkarımlara dayanan diyaloglarıyla seyirciyi sarsıp eleştirel aklın altını bir kere daha kalınca çiziyor.

Hillsboro Karma Okulu’nun öğretmeni Bertram Cates, Bilim dersinde sınıfına baskın yapan Belediye Başkanı, yerel Savcı, Peder ve bir gazeteci önünde öğrencilere Evrim Kuramı’nı anlatınca tutuklanır. Hakkında açılan davaya, radikal dinci ve siyasetçi Matthew Harrison Brady (Fredric March) müdahil olur. Savunmada ise geçmişte Brady’nin arkadaşı olan, ama farklı düşünceleri nedeniyle uzaklaştıkları, “ateist” olarak tanımlandığı halde tam bir agnostik (Bilinemezci) olan, tecrübeli avukat Henry Drummond (Spencer Tracy) vardır. Çocuklarının İncil’e gülmelerindense, dinsizlerin kendilerine gülmelerini yeğleyen halk, dava için kasabalarına gelen Brady’yi sevinç çığlıklarıyla bağrına basarken Drummond’u “Maymun değilim!”, “Kasabamızdan defol!” dövizleriyle karşılar.

Etrafı tam bir maymun panayırına çevrilen mahkeme, işte böyle bir havada ve sıcaklığı 36-37 dereceyi bulan salonda başlar: Tam bir ‘sıcak savaş’ yani! Kıvrak bir zekâya sahip ateist gazeteci Hornbeck (Gene Kelly)’ten başka, herkes Drummond’un karşısındadır. Rachel (Donna Anderson) de kilisenin papazı olan, dolayısıyla dini inançları temsil eden babası ile bilimsel düşünüşü temsil eden nişanlısı Öğretmen Bertram arasında sallanmaktadır. Drummond, İncil’le körelmiş algıların, kiliseyle uyuşmuş kafaların önünde Evrim Yasası’nı savunarak, aklı ve bilimi inancın üstüne çıkararak, kasaba halkından seçilen jüriyi ikna edecek… yani deveye hendek atlatacaktır!

Unutulmaz Diyaloglar

Tiyatro oyunundan uyarlanan film, olay örgüsü ve mekân bakımından sinemanın anlamlandırma olanaklarına uzaktır. Bu nedenle sinema sanatının teknik özelliklerinden sadece psikolojik çözümlemelerde yakın plan çekimlere yaslanabilmekte, sınırlı mekânda kameranın hareketleri de sınırlı kalmaktadır. İletisinin etkisini, senaryonun sağlam diyaloglarına ve oyuncuların gücüne borçludur. Zihni “İlimcilik yolu karanlığın yoludur!” diyebilecek kadar uyuşmuş Brady’yi karikatürize eden Fredric March’ın abartılı oyunuyla, sanki yönetmen konuya dâhil olmak, böylesi bir gericiliğin karşısında konumlanmak istemektedir.     

Savunma avukatı Drummond, dava boyunca aklın ve bilimin temsilcisidir. Adalet duygusu ve gerçeğe bağlılığı,  hem göz hem kafa açıcıdır. Müdahil avukata verilen “Albay” unvanına itiraz eder; bunun davada eşitsiz bir durum yaratacağını düşünür, kendisine de aynı unvan verilmelidir, verilir. Mahkemenin kapısına konan ve “İncil’i okuyun!” yazan dövizi indirmelerini ya da yanına “Türlerin Kökeni’ni okuyun!” yazılmasını isteyecek denli adildir! “Erdem” vurgusu yapıldığındaysa yanıtı sarsıcıdır: “Erdemin benim için hiçbir anlamı yoktur, ama gerçek olmazsa olmazdır!” Hazır cevaptır; “İncil benim için yeterli!” diyen tanığa, “Herkesin öğrenme arzusu sizinki kadar olsaydı, dünyadaki eğitim düzeyinden korkardım!” der.

Geriye Doğru Yürümek

İddia makamı inançla saldırır: “Ünlü ateist için kutsal olan bir şey var mı ki?” İşte Drummond’un bilimle yaptığı karşı hamlesi: “Evet, bireysel insan aklı! Bir çocuğun çarpım tablosunu ezberlemesinde şu bağırdığınız ‘amin’lerden ve “şükür”lerden daha fazla kutsallık vardır! Bir fikir bir katedralden çok daha büyük bir anıttır! (…) Beyler, ilerleme asla ucuz bir şey değildir, bedelini ödemek zorundasınız. Darwin geldiğimiz yolu görüp hatırlayabileceğimiz bir tepeye çıkardı bizi; ama bu irfan ve bilgi için Yaratılış manzumesine inanmaktan vaz geçmeliyiz!”

Drummond’un mahkemeye getirdiği bilim adamlarının tanıklığı reddedilir. Savunma avukat davayı sürdürmek için bir mucize aramaktadır. Mucizeyi (İncil’i) Hornbeck kucağına atar: “Al sana bir çuval dolusu mucize!” Böylelikle Drummond, kürsüye çağıracağı tanığı bulmuştur: Matthew Harrison Brady! Matt, İncil’e duyduğu güven ve kendisine olan özgüvenle tanık sandalyesine oturur. Avukat Drummond, Brady’ye onaylatarak İncil’den okuduğu metinlerdeki çelişkileri itiraf ettirir. İşte Drummond’un o unutulmaz tiradı bu sahnededir:

Anlamıyor musunuz, eğer evrim gibi bir kanunu alır ve resmi okullarda öğretilmesini suç sayarsanız, yarın özel okullarda öğretilmesini de suç sayabilirsiniz. Ve yakında kitapları ve gazeteleri de yasaklayabilirsiniz. Daha sonra da Katolik’i Protestan’la, Protestan’ı Protestan’la karşı karşıya getirisiniz. Ve kendi dininizi insanların kafalarına zorla sokmaya çalışırsınız. Eğer birini yaparsanız, ötekini de yapabilirsiniz! Çünkü fanatizm ve cahillik daima açtır ve beslenmeye ihtiyaçları vardır! Çok yakında Sayın Yargıç, elimizde flamalar ve çalan davullarla geriye doğru yürüyor olacağız! Geriye! Bağnazların, insan aklına zekâ ve aydınlanma getirmeye cüret eden adamı yaktıkları 16. yüzyılın o ‘şanlı’ çağlarına doğru!”

Suratında sağlı sollu patlayan fikir aparkatları Brady’yi ve ona inananları ambale etmiştir. Oturumun sonunda herkes çıkıp giderken Brady düşüp bayılır. Karısı Sarah (Florence Eldridge), inançla “Tanrım, bize mucizeni göster!” diye yakarır; Drummond, dinin çaresizliği karşısında bilimin çözümünü ortaya koyar: “Biri doktor çağırsın!”

“Çocuklarının zihinlerini açmaya, onlara kullanabilecekleri bilgileri vermeye çalıştım; sizse bunları beni asacak ip olarak kullanıyorsunuz!” diyen Öğretmen Bertram’ın son sözleri bilimden yana, aydınlanmacı bir öğretmen tavrıdır: “Sayın yargıç, geçmişte yaptığım gibi gelecekte de bu yasaya karşı koymaya devam edeceğim!”

Evrim Kuramı’nı anlattığı için cezalandırılan bu öğretmeni savunan avukatın heykeli 92 yıl sonra, bilimi yargılayan mahkemenin tam karşısına dikildi! Darwin’i müfredattan çıkarmakla övünen, devletin değil iktidarların eğitim bürokratları galiba haklılar!

Darwin yanılıyor; baksanıza insanların birçoğu hâlâ maymun!

“Maymun Davası” için 4 yorum

  1. Bu filmi izlememiştim hemen izleyeceğim ama sadece yazınızı okumak bile çok değerli. hem ele aldığımız konulara hem de bunları ele alma biçiminize hayranım. ellerinize sağlık sevgili Mustafa hocam

F. Dilek Gözütok için bir yanıt yazın Yanıtı iptal et

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir