Eğitimin ‘5N 1K’si

Son Yükseköğretim Kurumları Sınavı (YKS) verileriyle somutlaştıracak olursak, durum içler acısıdır. Yaklaşık 2.600.000 adayın girdiği YKS’ye göre hiçbir ortaöğretim (lise) öğrencisi, okulundan, hatta ortaokulundan mezun olamıyor! Eğer öğretmenlerimizde yaygın olan merhamet duygusunun nesnel ölçmeye zarar verdiği düşünülerek lise öğrencilerimizin ders geçme sınavlarını ÖSYM yapmış olsaydı, durum 2021 YKS verilerine göre şöyle olacaktı:  

Ne, nerede, ne zaman, neden, nasıl, kim?

Önemli bir habercilik terimidir “5N 1K”. Gazeteler ve haber portalları ezbere bilir. Sadece bu mudur? Hayır! Bir planlama, bir yöntem, bir çözümleme anahtarıdır da aynı zamanda. Bir yazıda kullanırsanız, ki kullanmanız gerekir, okurun kafasında bilgi, haber, düşünce ve tezinize ait hiçbir soru işareti kalmaz. Kullanmazsanız okurunuz sorar: Ne, nerede, ne zaman, neden, nasıl, kim?

Çünkü okur, yazınızın ya da haberinizin konu ve temasını, mekân ve yerini, süre ve sürecini, amaç ve sebebini, yöntem ve biçimini, ilgili ve sorumluyu bilmek ister. İstemek bir yana, bu onun haber alma hakkıdır.

Örneğin “İki gündür ülkemizin güneyinde birçok noktada peş peşe çıkan, olağandışı orman yangınları, can yakmaya devam ediyor.” biçimindeki bir haber, “neden, nasıl, kim” sorularının yanıtlarını dışarıda bıraktığından, okurun bilgilenme hakkını karşılamamaktadır. Yangınları mevsimsel nedenlerle nem oranı düştü, ağaçlar çıtır çıtır ya da piknik yapanlar dikkatsiz gibi yazsa da artık kimseden yangının, daha önce yanan orman parçasına yapılan otele sınır olup ormanın denize nazır yamacında meydana geldiğini gizlemek mümkün olmuyor.

Ormanın denize nazır yamacında yangın!

Aynı biçimde “ÖSYM’nin açıkladığı YKS sonuçları üniversite adaylarını mutlu etmedi. 2 milyon 600 bin adayın ter döktüğü sınavda 1 milyon aday barajı geçemedi.” haberi de ‘5N 1K’nin “neden ve nasıl” sorularının yanıtlarından okuru mahrum bırakmakta; ama okurdan bu “neden” ve “nasıl”ı uzun süre gizleyememektedir.

Bir de bu kadarını bile görmeyen, göremeyen gazete ve kalem erbabı var ki zaten onların okuru da bunu mahrumiyet saymıyor. Örneğin Sabah’tan Akşam’a ‘Başkan’ın erdemlerini’ yazmakla bitiremeyenler, “neden” ve “nasıl” sorularının yanıtlarını bilseler bile, yazmayı gerekli görmüyorlar ve örneğin söyle yazıyorlar: “Devlet bütün gücüyle yangın yerinde” ya da “ÖSYM bir ilke daha imza attı, YKS sonuçlarını bir hafta önce açıkladı!” Manipülasyon böyle yazarak olduğu kadar hiç yazmayarak da yapılabilir çünkü!

O halde eğitimin ‘5N 1K’sine biraz yaklaşalım bakalım. İlk soru “Ne?” Yani konumuz, yanıtı belli: Eğitim. Daraltarak söylersek, okullar aracılığıyla bireylere yaşamlarında gerekli olabilecek bilgi ve yeterliklerin sistemli bir biçimde kazandırılması ve onların sosyalleşme, kültürlenme süreci. Bu nedenle ona birçok farklı amaç ve işlevin yüklenmesi doğal: Sosyal, insani, kültürel, politik, teknik, ekonomik, eğitsel… Buradan baktığımızdaysa, sadece dar politik ve ekonomik amaç ve işleve sahip bir arka bahçe görüyoruz.

İkinci soru “Nerede?” Dünyanın her yerinde, yaşamın her aşamasında, hayatın her alanında tabi. Ama biraz sınırlayalım: Türkiye’de. Şimdi yeniden içte gerici, dışta emperyalist bir kuşatmanın altında kalmış; ama yakın tarihi bu kuşatmaya direnebilecek deneyimlerle dolu bir ülkede.

Üçüncüsü “Ne zaman?” Yuvarlayarak söylersek 2003’ten bugüne uzanan, yani 20 yılını doldurmaya hazırlanan bir süreç. İlk yılları kurumsallığın gücü, yüksek hassasiyetin varlığı karşısında gösterilen belli bir kabullenme ve ürkekliğin tereddüdüyle yaşandı. Son yılları dizginsiz bir Cumhuriyet düşmanlığı, Osmanlı sevdası, saltanat özlemi ve şeri bir düzen hayalinin adım adım kurumsallaşmasına tanık oluyor.

Dördüncü soru “Neden?” Bu da diğer sorular bağlamında yanıtlanmalıdır. Ülkemizde eğitim dar politik bir düzlemde ele alındı daima. Özellikle 1950’li yıllarla birlikte devlet iktidarları değil, parti iktidarları eğitim olgusunu bir varlık teminatı olarak değerlendirdiler. Sanki toplumda bir gereksinimi karşılıyormuş gibi imam hatip okulu açma yarışına giriştiler. O kadar ki ortaokulu da Anadolu, fen ve sosyal lisesi de imam hatip oldu. Bütün okullar böyle olunca, bazılarına “imam hatip” demenin bir anlamı kalmadı! İlahiyat ile fen eğitimi, tam bir oksimoron!

Çünkü iktidar partilerinin güvencesi eğitimli ve aydınlanmış, ‘seçkin insan’ değil; bilmeyen, okumayan, sormayan ve sorgulamayan ‘seçmen insan’dır! Halka olayları, “N”lerini ne kadar eksilterek aktarırsanız, okulda öğrencinize ne kadar az bilimsel eğitim verirseniz seçmeninizi o kadar fazla partinize va davanıza bağlar, süreç içinde seçmen sayınızı o kadar artırırsınız! Tersi, panzehrinizdir!

Beşinci N “Nasıl?” Nasılını herkes biliyor: FATİH ile cahillik, 4+4+4 ile okullulaşmama, imam hatip ve seçmeli derslerle laik ve bilimsel eğitimden kopuş, uzaktan eğitimle süresiz tatil, yüz yüze sınavla sürekli eğitim! TEOG, LGS, YGS, LYS, YKS ile ölç’me’, PISA, TIMMS ile değerlendir’me’de gösterdiğimiz gayret, seçmeci, rekabetçi, yarıştırmacı, eleyici ve çok daha önemlisi eşitsiz bir eğitimin hızla kurumsallaştırılması, bu “nasıl”ın yanıtını fazlasıyla vermektedir.

YKS 2021’in N’leri

Son Yükseköğretim Kurumları Sınavı (YKS) verileriyle somutlaştıracak olursak, durum içler acısıdır. Yaklaşık 2.600.000 adayın girdiği YKS’ye göre hiçbir ortaöğretim (lise) öğrencisi, okulundan, hatta ortaokulundan mezun olamıyor! Eğer öğretmenlerimizde yaygın olan merhamet duygusunun nesnel ölçmeye zarar verdiği düşünülerek lise öğrencilerimizin ders geçme sınavlarını ÖSYM yapmış olsaydı, durum 2021 YKS verilerine göre şöyle olacaktı:  

Ders geçme notunun 100’lük sistemde 50 olduğu liselerimizde Lise müfredatının temel alındığı Alan Yeterlik Testleri’nden (AYT) sınava giren 885.869’u mezun,  741.214’i 12. sınıf öğrencisi toplam 1.627.083 adayımızın Türk Dili ve Edebiyatı dersinden 26,6; Tarih dersinden 14,7; Coğrafya dersinden 30,5; Felsefe dersinden 16,6; Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersinden 26,6; Matematik dersinden 13,2; Fizik dersinden 10,4; Kimya dersinden 14,5 ve Biyoloji dersinden 18,5 puan alacak, derslerin hiçbirinde geçer puan olan 50’ye ulaşamayacak ve bu nedenle liseden mezun olamayacaklardı.

Bundan daha elim ve vahimi, liselerimizde, ortaokul müfredatına dayanan TYT oturumuna katılan 1.481.690’ı mezun,  935.058’i 12. sınıf öğrencisi toplam 2.416.748 adayımız, Türkçe dersinden 46; Sosyal Bilgiler dersinden 41,7; Matematik dersinden 12,7; Fen Bilimleri dersinden 16,0 puan alarak ortaokuldan da mezun olamıyor maalesef.

Lise öğrencilerimizden Yabancı Dil alanında sınava giren öğrencilerimizden 1.709’u Türkçe ve Türk Dili ve Edebiyatı derslerindeki puanlarını geçerek Almancadan 46,5; 3.443’ü Arapçadan 47,8; 98.641’i İngilizceden 48,8 puan almış ve bu derslerden sınıf geçmeye çok yaklaşmışlar; ama sürpriz bir biçimde 398 adayımız Rusçadan 56,7; 718 adayımız da Fransızcadan 50,9 puanla bu derslerinde başarılı olmuşlardır!

Ve K’si

Bu yazdıklarımız ortaöğretim eğitimimizin 5N 1K’sinin N’leridir ve 20 yılda gelinen sonucu bağırmaktadır. 1K’ye gelecek olursak, bu “kim” sorusudur. İlgili ve sorumlu kişi ya da kurumu arar. Bulduğu, eğitimi yirmi yıldır iktidarını korumak ve kendisine bir gelecek güvencesi kılmak için, bir yandan bilimin bir yandan da kamunun dışına iten politikalarıyla iktidardır.

Asla korona virüsü ya da kıt olanaklar içinde ter döken öğrenciler değildir!

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir