Bir öğrencim İçin*

ÇHC’NİN EĞİTİM MÜCADELESİ

Okulların bir kere daha yüz yüze eğitime hazırlandığı şu günlerde, kuruluşunun 72, Çin Komünist Partisi’nin 100. yılında Çin Halk Cumhuriyeti’nin verdiği eğitim mücadelesine Zhang Yimou’nun Bir Öğrencim İçin filmi üzerinden bir göz atalım istedik.

Çin Halk Cumhuriyeti, dünyanın en kalabalık nüfusuna ve ikinci büyük ekonomisine sahip bir ülke. Tarihsel kökeni, Sarı Nehir havzasında kurulan, insanlığın ilk uygarlıklarından birine dayanıyor. Geleneksel kültürün ağırlığına karşın 1 Ekim 1949’da sosyalist devrimle kurulan Çin Halk Cumhuriyeti, kamucu yönetimi ve koruyucu tedbirleriyle pandemi sürecini en doğru yöneten birkaç ülkeden biri oldu.

ÇİN SİNEMASINA KUŞ BAKIŞI

Ama önce kısa bir kronoloji: 1905’te çekilen Dingjun Shan’ı (Dingjun Dağı) ilk film sayarsak, Çin sinemasının 120 yaşına yaklaştığını söyleyebiliriz. Ancak Çin sinemasının “altın çağı” için 1930’ları beklemek gerekti. Filmlerin sağ-sol ayrışmasıyla karakterize olduğu bu dönem Japonya’nın Çin’i işgaliyle kapandı. Suskunluk, 2. Dünya Savaşı’ndan sonra 1 Ekim 1949’da Mao Zedung önderliğinde Çin Halk Cumhuriyeti’nin kuruluşuna kadar sürdü.

Devrimden bir yıl önce Fei Mu’nun çektiği “Küçük Kentte İlkbahar”la (1948) Çin sinemasının “ikinci altın çağ”ı başladı. Çin Halk Cumhuriyeti’nin kurulmasıyla gelişen Çin-Sovyetler Birliği ilişkileri, ortak projeler ve eğitim yoluyla sinemaya da yansıdı. 1966 Kültür Devrimi’ne dek süren bu dönemde, çoğu devrimle ilgili ve devrimin ruhunu yansıtan 600 kadar kurmaca film yapıldı: Ling Zifeng’ın Anne, Xie Jin’in Kızıl Kadınlar Müfrezesi…

Ancak Mao Zedung’un tiyatrocu eşi Chian Chin’in öndelik ettiği Kültür Devrimi süresince sinema alanı oldukça daraldı. Köklü Çin tiyatrosu sinemanın önüne geçti ve 1967-1972 yılları arasında film yapımı neredeyse tamamen durdu. Kurgu ve yönetmen sinemasının desteklenmediği bu 17 yılda çekilen 120 kadar filmin bir kısmı belgesel ve çoğu geleneksel operaların sinema uyarlamalarıydı.

1970’li yıllar Çin için değişim ve dönüşüm yıllarıydı. Kültür Devrimi’nde kapatılan Pekin Sinema Okulu yeniden açılıp ideolojik eğitim için kamplara gönderilen yönetmenler geri dönünce Çin sinemasında yeni bir dönem başladı. Zhang Yimou, Tian Zhuangzhuang, Chen Kaige ve Zhang Junzhao gibi “beşinci kuşak” denen, yenilikçi bir sinema diline sahip olan yönetmenler Çin sinemasını dünyaya tanıttılar: Bir ve Sekiz (1983), Sarı Toprak (1984), Kızıl Darı Tarlaları (1987), Qiu Ju’nun Öyküsü (1992) ve Elveda Cariyem (1994)…

Yönetmen Zhang Yimou

1990 sonrasının “altıncı kuşağı” şehir hayatını, metropolleri, modernleşme çabalarını gelişen dijital teknolojiden de yararlanarak filme aldılar. Daha çok büyük kentlerdeki yaşamları insan merkezli bir duyarlıkla ve adeta “Çin yeni dalgası” üslubuyla çektiler. Böylelikle Çin sinemasını ulusal sınırların dışına taşırdılar: Zhang Yuan, Anne (1990); Wang Xiaoshuai, Pekin Bisikleti (2001); Jiang Wen, Güneşli Günler (1994)…

2000 sonrasında ise artık çok sayıda Çin filmi uluslararası festivallerde gösterilmeye başladı: Biz Aşka İnanırız (Wang Xiaoshuai), 24 Kent (Jia Zhangke), Karşı Kıyıdaki Savaş (Li Xin), Altın Hafta (Li Hongqi), Zhalainoer (Zhao Ye), Şiddetli Tayfun (Feng Xiaoning), Gece Treni (Diao Yinan), Menfez (Zhang Chi), Dada’nın Dansı (Zhang Yuan) bunlardan birkaçı. Öte yandan Çin’in Afrika’ya yaptığı yatırımlar, Çin-Afrika Film Festivali düzenleyecek kadar sinema sektöründe etkili oluyor. Son yıllarda ise Çin sineması, Avrupa ve Amerika’yla gerçekleştirilen ortak yapımlarla zenginleşmeye devam ediyor, az sonra bir filmini izleyeceğimiz Zhang Yimou’un 2017 Çin-ABD ortak yapımı Çin Seddi gibi.

BİR ÖĞRENCİM İÇİN*/BİR EKSİK DEĞİL

Şimdi başlayabiliriz:

“Orda bir köy var, uzakta,

O köy bizim köyümüzdür.

Gezmesek de, tozmasak da

O köy bizim köyümüzdür.”

Utangaç halkçı tavrı, romantik gerçekçi diliyle 1960’lardaki Türkiye’nin köylerini böyle anlatıyordu Ahmet Kutsi Tecer ve halktan uzak kendi derdine düşmüş aydınlarımız, küçümseyerek bakıyorlardı Yaban’dan beri hem bu köylere hem bu tür şiirlere. 1990’larda ise Çin’in kırsalında, şehirden ve her şeyden uzak bir köyü, o köydeki harabe bir okulu ve o okuldaki bir direnci son derece etkili bir dille çerçeveliyor Çin sinemasının önde gelen yönetmenlerinden Zhang Yimou. Senaryoyu Shi Xiangsheng, kendisinin yazdığı Gökyüzünde Bir Güneş adlı öyküsünden yönetmenle birlikte yazıyor ve 1999’da ortaya kurgusal sinema ile belgesel sinemanın sarmaş dolaş olduğu Yi Ge Dou Bu Neng Shao (Bir Öğrencim İçin) çıkıyor: Orda bir köy var Uzakdoğu’da / O köy bizim köyümüzdür!

Bir Öğrencim İçin/Bir Eksik Değil, Afiş

TEBEŞİR METAFORU

Öykü, bugün dünya nüfusunun beşte birini barındıran Çin’de; o gün (1990’lar) büyük yoksulluklar içinde küçük bir köyde, yıkık dökük bir okulu merkeze koyuyor. Sıraları eski, kırık; kapıları kilit tutmaz, camları cam değil. Öğretmenin günde sadece bir tebeşir kullanma lüksü var… Adeta Cumhuriyet’inin ilk yıllarındaki Türkiye! 40 öğrencinin 10’u okulu terk etmiş, iyi koşan birini atletizm kulübü kapmış, biri de yoksul ailesine, hasta annesine yardım edebilmek için iş bulup çalışarak para kazanmak umuduyla şehre kaçmış…

Okulun öğretmeni Gao’nun annesi ölüm döşeğinde, oğluna ihtiyacı var. Bir ay izin almış, köyüne gidecek Gao. Bir ay boyunca öğrencilere göz kulak olacak, hiç değilse onları okulda tutacak, daha fazla eksilmelerine olanak vermeyecek; ortaokulu henüz bitirmiş, ailesi için 50 Yuan kazanmak isteyen Yardımcı Öğretmen Minzhi Wei’ye talimat veriyor: “Güneş direkteki çiviye vurunca öğrencileri gönder. Olmadığım gün sayısı kadar tebeşir bırakıyorum sana. Tahtaya yazacağın yazıyı küçük yazma, çocukların gözleri bozulur; çok büyük yazma, tebeşir ziyan olur. Kelimeler eşek boku büyüklüğünde olmalı. Her güne bir tebeşir! Burası fakir bir okul, fazla tebeşir yok!”

İran sinemasının büyük ismi Majid Majidi’nin önemli filmi Beççeha-yı Asuman’daki ayakkabı motifinin yerini burada tebeşir alıyor ve yoksulluğa karşın “eğitim şart”ı anlatmada etkili bir metafor oluşturuyor. Zhang’ın bir başka İranlı yönetmen Abbas Kiyarüstemi ile tematik ve üslup yakınlığını da belirtmeden geçmeyelim.

“İNANILMAZ” İNANDIRICILIK

Anlatımı Yılmaz Güney sinemasını andıran yapım, kurgu ve oyuncu seçimiyle İtalyan Yeni Gerçekçiliği’ne yakın duruyor. Öyle ki oyuncularının tümü gerçek yaşamlarında da aynı meslek ve konumdalar: Wei ortaokul öğrencisi, Huike okulu terk etmiş ilkokul öğrencisi, Zhenda köyün muhtarı, Gao köy öğretmeni, Yichang spor öğretmeni, Wu Wanlu TV yayın müdürü, Liu Ru TV spikeri, Wang Shulan kırtasiyeci, Bai Mei lokantacı… Oynamıyorlar, sadece kameranın önünde durumlarını koruyorlar, mesleklerini icra ediyorlar, günlük yaşamlarını sürdürüyorlar. Bu ve doğal aydınlatmayla kullanılan kameralar da filme belgesel bir nitelik kazandırıyor. İngilizce adıyla Not One Less (Bir Eksik Değil), hayatın içinden karakterleri, yalın ama bayağı olmayan anlatımı, unutulmaz görüntüleri, sıcacık diliyle kucaklıyor ve “inanılmaz” bir inandırıcılığa ulaşıyor!

Shui Quan İlkokulu 3. Sınıf, Öğretmen Wei

KÜLTÜR DEVRİMİ’NİN İZLERİ

Çin Komünist Partisi Genel Sekreteri Mao Zedong’un iktidardaki son 10 yılında, kapitalizme geri dönüş tehlikesine karşı Çin Sosyalist devriminin ruhunu yeniden canlandırmak amacıyla tiyatro sanatçısı eşi Chian Chin önderliğinde başlayan Kültür Devrimi nedeniyle 160 milyona yakın Çinli öğrencinin eğitimi yarım kalmıştı. Bu nedenle 1986’da Ulusal Halk Kongresi, 9 yıllık zorunlu eğitim yasasını yürürlüğe koyma ihtiyacı duydu. Ama istenen ilerleme kırsal-kentsel bölünme yüzünden gerçekleşmedi. Şehirde durum daha iyiydi; kırsalda yaşayan okul çağındaki çocuklar ise, yoksulluk nedeniyle okullarını terk ediyordu. Bu yüzden 1990’lı yıllarda ilköğretim reformu, Çin Halk Cumhuriyeti’nin önceliği haline geldi.

Bir Eksik Değil ya da Bir Öğrencim İçin filmi, işte böyle bir tarihsel arka plana oturuyor ve Yardımcı Öğretmen Wei temsilinde kırsaldaki öğrencilerin okula devamı için verilen mücadeleye odaklanıyor: Sınıfın yaramazı Huike tebeşirleri ezince, Wei’nin onu cezalandırmaması bir öğrencinin günlüğüne şöyle yansıyor: “Öğretmen Wei, tebeşirlerimize Gao kadar önem vermiyor. O küçük tebeşirleri atmaz, elinde kalan tozuyla bile yazardı. Huike’nin tebeşirleri ezdiğini görse çok üzülürdü.”

Huike, ailesinin geçimini sağlamak amacıyla şehirde çalışmak için okuldan kaçıyor. Wei, onu bulup geri getirecek; ama bilet alacak para yok. Sınıfta bu paranın nasıl elde edileceğine dair beyin fırtınası yapılır, bir sürü matematik problemi yazılır, çözülür: Okulun yakınındaki tuğla fabrikasında tanesi 0,5 Yuan’dan kaç tuğla taşınırsa 20,5 Yuanlık 3 bilet alınır? 130 000 tuğla kaç kişiyle kaç saatte taşınır, bunun için kaç gün çalışmak gerekir? Yaşamın matematiği, sınıfta matematik dersine dönüşür; 1940’ların Türkiye’sinde iş içinde ve iş aracılığıyla öğrenen Köy Enstitülüler gibi problem kurar, problem çözer Wei’nin öğrencileri!

İNATÇI KAHRAMAN

Wei, sorumluluk duygusu yüksek, kararlı, azimli ve inatçıdır. Gao ona sınıfı 28 kişi teslim etmiştir, Wei de ona sınıfı bu mevcutla bırakmalıdır. Tuğladan kazandıkları bir miktar parayla yola çıkar. Biletsiz bindiği otobüsten az sonra indirilir; yolu uzun süre yürüyerek ve bir süre de traktör römorkunda tamamlar. Şehre indiğinde her önüne gelene Huike’yi sorar, yok; adını, görünüşünü, kıyafetini anons ettirir, yok; mürekkep, kâğıt, kalem alıp duvar ilanları hazırlar, yok; çarşıda, pazarda, merkezde, çevrede arar, yok… İlan vermesi için televizyona yönlendirilir; ama görevli tarafından içeri girmesi engellenir. Televizyon binasının kapısında bekler; müdüre ancak ikinci günün sonunda ulaşır.

Çok izlenen bir yerel programın yapımcısı Wei’yi programa çıkarır. Konuşamaz bir türlü, utangaç ve çekingendir. Sadece “Aileler yoksul…” sözlerini söyleyebilir; kameraya bakar, gözyaşları süzülür yanaklarından:

Heyecanlanmayın…

-Aileler yoksul.

Zhang Huike’yi neden bulmak istiyorsunuz? Onu neden arıyorsunuz?… Zhang Huike’nin durumunda olan çocukların sayısı artıyor. Toplumun onlara yardım elini uzatacağını umuyoruz… Onları okula geri gönderelim. Gelecek kuşaklara yardım etmeliyiz… Nasıl hissettiğinizi biliyoruz. Seyircilerimize bir şey söyleyebilir misiniz?… Belki Zhang Huike şu anda sizi izliyordur. Kameraya bakıp onunla konuşun. Kameraya bakın. Zhang Huike’nin sizi duyduğunu düşünün…

Huike’nin yediği yemek karşılığında bulaşıklarını yıkadığı lokantanın sahibi televizyonda programı görür ve sorun çözülür; kayıp bulunmuştur. Sonrası tam bir şenlik. Köye kamyonet dolusu okul malzemesi yardımla ve TV ekibiyle birlikte dönerler.

Kitle İletişim Araçları Devrede

SOSYAL GÖSTERGELER

Batılı eleştirmenler, Zhang’ın sansürden kaçmak için kimi gerçekleri gizlediğini ileri sürseler de Bir Öğrencim İçin’in yarattığı gerçeklik duygusunun hiç de eksilmediğini rahatlıkla söyleyebiliriz. Hatta buna, TV’deki görevli üzerinden, otoriteye ve bürokrasiye kör itaati eleştirdiğini bile ekleyebiliriz.

“Para” önemli bir motiftir. Bu değişim aracı, film boyunca bir yandan yoksulluğun boyutunu gösterirken bir yandan da kapitalist değişim ilişkilerinin altını çizer. Bu vurgu “para”nın saltanatını yüceltmek değil, önemsizleştirmek içindir. O arada, toplumsal yaşam kültürüne harç olmuş geleneksel değerler, Konfüçyüs öğretileri de es geçilmez; bu yolla görece varsıl kişilerin yardımlarıyla köyün eğitim sorunları çözülme yoluna konur mesela.

Sosyal tabakalaşmanın köydeki belirsizliğine karşın, şehirdeki derinliği de bir başka sosyal gösterge olarak karşımıza çıkıyor. Sosyalizmin köy-kent eşitliğinin sağlanmasında atması gereken çok adım olduğu anlaşılıyor. Şehirlerin merkezlerindeki yaşam alanlarından yansıyan görüntülerle arka sokaklarından aktarılan görüntüler arasındaki tezat bu göstergeyi destekliyor. TV binasının demir kapısı halk ile bürokrasi arasındaki engeli temsil ediyor: “Orada bir köy var uzakta…”

Öte yandan televizyonun gücüne yapılan vurgu, kitle iletişiminin önemine yapılmışçasına dikkat çekiyor. Kayıp Huike’ye onun aracılığıyla ulaşılıyor. Köyün okulundaki maddi zorluklar onun sayesinde aşılıyor ve daha önemlisi, televizyon toplumsal farklılıkların ve kır-kent ayrışmasını önemsizleştirerek “birin daha az olmadığı” ortak bilincinin bir toplum değeri olarak güçlenmesine katkı sunuyor.

DEĞERLENDİRMELER

Çin Halk Cumhuriyeti’nin kurucu önderi Mao’nun döne döne üzerinde durduğu, sosyalizmde kapitalizme dönüş tehlikesidir. Bu tehlike, kapitalist bir dünyada sosyalizmi inşa etmeye çalışan bir ülke için çok önemlidir. Filmin toplumsal göstergelerinde bu hassasiyetin izlerini görmek mümkündür. Üst yapı kurumu olan kültürde uygulanmak istenen radikalizmin, yeni bir toplumun inşasında başarı şansı çok daha azdır.

Ama Batılı eleştirmenlerin, genellikle kapitalist ve liberal ülke filmleri için sinema estetiğini temel alan yaklaşımları, Sosyalist ülke filmleri söz konusu olunca 180 derece değişiyor ve temel kriterleri, filmlerin merkezi hükümete muhalif ya da yandaş olmasına dayanıyor. Filmin yönetmeni Zhang, bu gerekçeyle Not One Less’i Cannes Film Festivali’den çekiyor.  Ama film, 1999 Venedik film Festivalinde Altın Aslan, UNICEF Altın Horoz En İyi Yönetmen, Şangay Film Eleştirmenleri Başarı Filmi gibi birçok ulusal ve uluslararası ödüle layık görülüyor. Gene de bu ödüllendirmelerde filmin alt metinlerinin yönetmenin yazdığından daha farklı okunduğu anlaşılıyor.

Shui Quan Umut Okulu

SHUı QUAN UMUT OKULU

Wei ile Huike televizyon ekibi ve kamyonet dolusu okul malzemesiyle döndükleri köylerinde büyük bir mutluluk ve coşkuyla karşılanırlar. Yolda spiker Huike’ye sorar:

-Şehirde seni en çok ne etkiledi?

Huike’nin çocuk mutluluğu yüzünde donakalır:

-Yiyecek için dilenmek zorunda kaldım. Bunu hiç unutmayacağım!

-Peki, Wei’ye seni bulduğu için ona ne hediye alacaksın?

-Okulu bitirince, para kazanınca, bir sürü güzel şey!

“Sence güzel şey nedir? Ne Mesela?” diye üsteler spiker Liu Ru.

-Çiçekler güzeldir!

Liu Ru, Huike’ye şehri sorar:

-Şehir güzel ve zengin. Köyden çok daha güzel.

Köylüler, çocuklar sevinç içinde okulun bahçesinde ekibin etrafını sarar. Hayırseverlerin bağışladığı okul malzemeleri öğrencilere dağıtılır. Okula bağışlanan para ile birçok iyi şey yapılabilir; ama muhtar okul yaptırmaktan yanadır. Adı, “Shui Quan Umut Okulu.” olacaktır.

Bir sürü “renkli tebeşir”… Bunlarla ne güzel şeyler yazılır. Tebeşire kıyamaz Wei: “Onları Gao’ya saklayalım.” Çocuklar yine de bir şeyler yazmak isterler. “Ama sadece birer kelime!” diye uyarır Yardımcı Öğretmen Wei. Yazarlar: “Gökyüzü”, “mutluluk”, “çaba”, “ev” ve “Öğretmen Wei”!

İlk gün ona “Sen öğretmen değilsin!” diye inat eden kaçak öğrenci Huike yazmıştır bu son sözcüğü. Ve filmden son bilgi: “Çin’de her yıl bir milyon öğrenci fakirlik yüzünden okulu bırakmak zorunda kalıyor. Bağışlar sayesinde bu çocukların %15 kadarı okullarına geri dönebiliyor.” Peki ya %85 kadarı?

Bir Öğrencim İçin, 1990’larda Çin Halk Cumhuriyeti’nin eğitim mücadelesinden bir kesit sunuyor ve bu mücadele, yöntem ve sonuçları ne denli farklı olursa olsun, Türkiye’nin 1940’larda Köy Enstitüleri merkezinde verdiği eğitim mücadelesine benziyor.

Kamucu eğitim şart, her yerde! 

*19 Kasım 2020 tarihli yazımızın genişletilerek güncellenmiş biçimidir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir