Homeschool ve Unschooling

COVID-19‘un ülkemizde en güçlü aptallaştırma etkisini eğitim yönetiminde gösterdiği görülüyor. Malumunuz, eylüle yaklaştığımız şu günlerde Alpay‘ın “Eylülde gel, eylülde okul yoluna.” diye çağırdığı öğrencilerimizin okul yolunu tutup tutmayacakları hâlâ belirsiz. Eğitimin tüm paydaşları, acaba anlaşılır ve anlamlı bir şeyler söyler mi beklentisiyle eğitim “gören”imizin değil, “bakan”ımızın ağzına bakıyor. Bakanımız maşallah her konuyu “çalışıyor”, her olası duruma uygun “senaryo yazıyor” ve her senaryonun “simülasyonunu yapıyor”; ama simülasyondan reele bir türlü geçemiyor!

Bu nedenle birçok ülkede Korona öncesi, teknolojinin de eğitime transferiyle başlayan, çocukları okula göndermeden evde eğitmek demek olan “homeschool” (ev okulu) ve eğitimin örgün olmayan, doğal ortamda gerçekleşmesi anlamına gelen “unschooling” (okulsuz eğitim) uygulamalarını merceğe almakta yarar var.

Eğitim şirketlerine ait dijital öğretmenler matematik, fizik, tarih öğretmekle kalmayıp bir yandan da geliştirdikleri interaktif algoritmalarla kullanıcıyı her yönüyle tanıyor, onların kendilerine özgü zayıf ve güçlü yönlerini keşfediyorlar.  Böylelikle termodinamiği, geometriyi öğrenmekte zorluk çeken öğrenciye özgü öğrenme yöntemleri geliştiriyorlar. Sonuç, kusursuz öğrenme! Hem bu dijital öğretmenler, sabırlarını yitirmediğinden öğrencilere kızıp bağırmıyor; özlük hakları ve toplumsal duyarlıkları olmadığından şirketlerini zora sokacak grevlere de gitmiyorlar!

Harari ve Homo Deus

İsrailli tarihçi, yazar Harari’nin ‘Yarının Kısa Bir Tarihi’ alt başlıklı Homo Deus adlı kitabındaki geleceğin eğitim ortamına ilişkin bu öngörüsü, henüz uzak olsa da fütüristler, çok değil yirmi yıl içinde, eğitimin kampüs, okul, sınıf, laboratuvar gibi mekânlardan, içinde akıllı robotların, yapay zekâlı dijitallerin cirit atığı sanal mekâna taşınacağını söylüyorlar.

Dünyanın geleceği üzerine araştırmalar yapan The World Future Society, “Gelecekte Yok Olacaklar” konulu raporunda, önümüzdeki 15-20 yıl içinde, eğitimde çok büyük değişiklikler beklendiği ve bu değişikliklerden en önemlisinin, okulsuz ve öğretmensiz bir eğitim modeli olduğu vurgulanıyor. Yine bu rapora göre 2030 yılında okuldaki derslerin yüzde 90’ının internet üzerinden yapılacağı ve eğitimin, öğretmekten rehberlik yapmaya doğru evrileceği üzerinde duruluyor. Bu yolla gençlerin okulda zaman kaybetmelerinin önüne geçileceği belirtiliyor.

PISA 2018 Eğitim Ligi

PISA, TIMMS gibi uluslararası değerlendirme listelerinin ilk sıralarında görmeye alıştığımız Finlandiya, şimdiden gardını aldı bile. Eğitim yetkilileri, fizik, matematik, edebiyat, tarih, coğrafya gibi dersleri müfredattan atmakla kalmayacak; öğrencileri de okul yerine market, kafe, işlik gibi mekânlara kaydedecekler. Dersleri konvansiyonel yöntemlerle vermek yerine olayları, fenomenleri disiplinler arası bir formatta öğretmeyi deneyecekler. Örneğin İkinci Dünya Savaşı tarihsel, coğrafi ve matematiksel bakış açısıyla incelenebilecek veya “Kafede Çalışmak” dersiyle öğrenciler, İngilizceyi, ekonomiyi öğrenirken iletişim becerilerini de kazanabilecekler. Değişimin bu yıl sonuna kadar tamamlanması hedefleniyor.

Peki, bütün bu gelişmeleri bizim eğitim sorumluları nasıl okuyor? Okul dışındaki mekânları da okullaştıran, müfredatını sadece derslerle sınırlamayan Finlandiya örneğinde, Cumhuriyet’in aydınlanma ocakları olan Köy Enstitüleri’yle akrabalığı değil, sadece “okulsuzlaşma”yı gördükleri açık!

Köy Enstitüleri: Simülasyon Değil Gerçek

Teslim etmek ve kutlamak gerekir ki bizimkiler, hem eğitim yükünden kurtulmak hem de saltanatlarını sürdürülebilir kılmak için, söz konusu fütüristlerle girdikleri bu öngörü yarışını şimdiden kazandılar! Bütün bu gelişmeleri çok önceden öngörerek unschoolingde (okulsuz eğitim) dünya ikinciliğini (Birinci Çin.) elde ettiler! Üniversitelerimizde okuyan öğrencilerimizin yarısı “açık öğretim”de, yani okulsuz eğitimde. Uzaktan eğitim görenler buna dahil değil, onların sayısı da hızla artıyor.

Eğitim Bakanlığı aynı başarıyı “zorunlu” ilköğretim ve ortaöğretimde de yakalamak için yoğun mesai harcıyor. Sadece “açık lise”de kayıtlı öğrencimizin sayısı milyonu geçti. “Açık ortaokul”da da bunun yarısı kadar çocuğumuz var. Okula gidemeyen altı yüz bin kız çocuğu, dört yüz bin Suriyeli’yi buraya yazmıyoruz; eğitime ara veren hafızları, terörle mücadele ve mevsimsel tarım işçiliği nedeniyle eğitim hizmeti kesintiye uğrayan yüz binlerce çocuğumuzu da. Açık üniversite, açık lise ve açık ortaokuldan sonra sıra “açık ilkokul”da. Okul öncesi derseniz, o tamamen açık ve büyükanneye teslim! Kısacası homeschool ve unschooling‘de bizi kimse tutamaz artık!

Her şeyi ‘öğrenebilirsinama bilgiyi kullanabilir misin?

            Dünyada uzaktan eğitimin en geniş sanal ağı olan Khan Academy’nin dersleri, MEB’in Hayat Boyu Öğrenme Genel Müdürlüğü ile yapılan iş birliği çerçevesinde, STFA’nın Çeviri Vakfı aracılığıyla Eğitim Bilişim Ağı’nda (EBA) yayımlanıyor. EBA dünyada en çok tıklanan eğitim ağlarından biri; çocuklarımız bu sanal mekânda tahsillerini eğlenerek yapıyor! Hatırlayın, Eğitim Müsteşarı Yusuf Tekin tabloyu şöyle tamamlamıştı: “Sevgili öğrenciler, sizi en mutlu edecek şeyi yaptık, müfredatı hafiflettik!” Gerçekten kuş kadar hafiflemişti müfredat, çünkü ağır konuları olan “Atatürk”, “Cumhuriyet” ve “bilim” çıkarılıp atılmıştı!

Gallup’un araştırmasına göre, okullarından toplu katliamların eksik olmadığı, homeschool ve unschooling gibi uygulamaların yaygın olduğu Amerika’da insanların sadece %15’i “homo sapiens”in evrimleşmesinde hiçbir ilahî etki olmadığına inanıyor. Gerisi “Allah korusun!” diyor. Bizde durum ne midir? Gezici’nin Başkanlık Sistemi’ne ilişkin halkoylaması anketi, AKP’nin Cumhuriyet’e en etkili ve en derin darbesi olan “Başkanlık Sistemi”ne üniversite mezunlarının %70’inin “hayır”; okuryazar olmayanların %70’inin “evet” dediğini gösteriyor!

“Tahsil ile dindarlık arasında ters yönlü bir ilişki vardır.”

Gezici ikna etmediyse Diyanet İşleri Başkanlığı’nın yayını olan Peygamberimiz ve Gençlik adlı kitaptan okuyalım: “Bu arada tahsil ile dindarlık arasında ters yönlü bir ilişkiden bahsedilebilir. Seküler alanlarda yüksek tahsil yapmanın genel anlamda dindarlık, özelde dinî inanç ve ibadetler üzerinde olumsuz etki yaptığı tespit edilmiştir. Çünkü gençlerin akademik bilgi birikimine bağlı olarak düşünce yapıları da irrasyonaliteden rasyonaliteye doğru evrilmektedir.” Eyvah eyvah! Allah korusun!

AKP, COVID-19, homeschool, unschooling el ele; bilimsiz, Cumhuriyetsiz bir geleceğe!

“Homeschool ve Unschooling” için 3 yorum

  1. Sevgili Pala, eline, düşüncene, fikrine sağlık. Keyifle, zevkle, acıyla, içim yanarak okuyorum yazılarını. Yazar şahane ama malzeme iç karartıcı… Sevgiler 👏🌺🌹

Haydar Kılınçoğlu için bir yanıt yazın Yanıtı iptal et

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir