Haziran Direnişleri

BİLİM VE SOSYALİZM HAZİRAN 2024

Bugün 15 Haziran, Cumhuriyetin temel dayanakları olan direnişlerden emek mücadelesi temelinde gelişen ilkinin 54, aydınlanma talebi öne çıkan ikincisinin 11. yılı. Bilim ve Sosyalizm dergisi Haziran 2024 tarihli 6. sayısında 15-16 Haziran işçi eylemleri ile 43 yıl sonra halkı en geniş uzlaşıyla bir araya getiren 2013 Haziran’ındaki Gezi eylemlerine odaklanıyor ve Haziran direnişlerinden ülkemizin bağımsızlık, devrim ve sosyalizm mücadelesi için geniş kesimlerin desteğini alan örgütlü bir mücadelenin kaçınılmaz olduğu dersini çıkarıyor.

Muzaffer Sherif ve arkadaşlarının 1948’de gerçekleştirdikleri Robber’s Cave Deneyi’nin amaçlarından biri de gruplar arasındaki dayanışmanın grup davranışları üzerindeki etkisini göstermekti. 11 -12 yaş grubundan 22 çocuğun katılımıyla yapılan deneyin en önemli bulgusu; rekabetin gruplar arası düşmanlığı ve önyargılı davranışları artırdığı, ortak bir hedefe yönelik iş birliğinin ise gruplar arasındaki iletişimi ve dayanışmayı geliştirdiği oldu.

Ülkemizin yakın tarihi, bu tür sosyal psikoloji deneylerinin sonuçlarının sağlaması olan sosyolojik olgularla doludur. 12 Eylül öncesi sosyalist sol güçler arasında yaşanan çatışmanın beslediği önyargılar ve düşmanlıklar, henüz belleklerden silinmedi. Öte yandan aynı deneyin, farklı grupların ortak zorluklara maruz kalmasının gruplar arasında dayanışma duygusunu geliştirdiği sonucu da 15- 16 Haziran 1970 işçi ve 43 yıl sonra da Gezi eylemleriyle doğrulandı.

1960’lı yıllar, Türkiye ekonomisinde hızlı büyüme ve kentleşme dönemiydi. Ancak dönemin sendikaları zayıftı ve özellikle 1960 Devrimi’nin kazanımları olan işçilerin haklarını savunmada yetersizdi. Öte yandan işçiler, düşük ücretler, uzun çalışma süreleri, sağlıksız çalışma koşulları gibi sorunlarla karşı karşıyaydı. Bu koşullarda 13 Şubat 1967’de Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu’nun (DİSK) kurulması ve İşçi mücadelesinin önderliğine talip olması hem işverenleri kızdırdı hem de iktidarlarla uyumlu çalışan Türkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonu’ndan (Türk İş) kendisine üye geçişine neden oldu.

Bu durum, doğaldı ki iktidarı rahatsız etti. Süreci engellemek isteyen burjuvazi, işçi hareketlerini ve özellikle DİSK’in gücünü sınırlamak amacıyla sendikalar kanununda değişiklik yapmayı planladı. Ancak farklı sendika üyesi 100 000’e yakın işçinin dayanışma içinde buna itirazı, etkili grevleri ve yürüyüşleri, 15-16 Haziran’ı Türkiye işçi sınıfı mücadelesinin dönüm noktası yaptı. İşçiler, daha yüksek ücretler, daha iyi çalışma koşulları ve sendikal haklar kazandı. Kurdukları eylem komiteleri ve dayanışma örgütleri, geliştirdikleri ortak yaşam ilkeleri, düzenledikleri gösteriler; sınıfsal dayanışmanın ve birlikte mücadelenin gücünü ortaya koyan bir işçi aydınlanmasına neden oldu.

Türkiye halkı benzer bir aydınlanmayı 43 yıl sonra yine bir haziranda yaşadı. İktidarın ranta dayalı kentleşme politikaları, ifade özgürlüğüne yönelik baskıları, teşvik ettiği polis şiddeti ve Cumhuriyet karşıtı tutumu ülkemizde en geniş toplum kesimlerini Gezi Parkı’nda bir araya getirdi. Ağaçların kesilmesine karşı başlayan yerel bir çevre protestosu, kısa sürede ülke çapında geniş katılımlı bir direnişe dönüştü. 27 Mayıs 2013’te başlayan ve 15-17 Haziran’da (Tarihlere dikkat!) tepe noktasına ulaşan Gezi Parkı eylemlerinin dinamikleri, bu kez sol ve sosyalist dinamikler, Cumhuriyet kazanımlarını içselleştirmiş gençler, iktidarın ayrımcı politikalarının mağduru kadınlar ve gericiliğin yükselişinden kaygılanan Atatürkçü, laik aydınlardı.

Gezi Parkı eylemleri, Türkiye’de demokratik hakların savunulmasında önemli bir dönüm noktası oldu. Eylemler, geniş kesimlerin siyasi bilinçlenmesine ve örgütlenmesine katkı sağladı. Benzer statüler içindeki sosyal kesimlerin yaratıcı direniş pratiklerinin, zengin yardımlaşma ve dayanışma örneklerinin sergilendiği bu eylemler; bağımsız ve aydınlık bir Türkiye için mücadele eden kesimlerde önemli bir bilinçlenme ve özgüven yarattı.

15-16 Haziran işçi eylemlerinin kazanımlarının kalıcı hale gelmesi, örgütlü önderlikle mümkün olmuştu. Böyle bir önderlikten yoksun olan Gezi eylemleri ise hukuki bir kazanıma dönüşemeden yine de geniş toplum kesimlerinde yarattığı azımsanmayacak bir dayanışma bilinci ve aydınlanma ile sınırlı kaldı.  

Birlik ve dayanışma eylemlerinin bu iki örneği; bağımsızlık, devrim ve sosyalizm mücadelesi için önemli bir ders içeriyor: En geniş kesimlerin desteğini alan örgütlü bir mücadele kaçınılmazdır.

(Bilim ve Sosyalizm, Sayı 6, Haziran 2024)

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir