Dijital bir yaşamdan başka “ev” ve “aile”yi de keşfettiğimiz Korona günlerinde, tatille özdeşleşen yazla birlikte geri sayımın başladığının işaretlerini alıyoruz gözümüz dışarda.
Sosyoloji okuryazarlarımız ve siyaset erbabı, “Artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak!” düşüncesiyle Korona günlerinden geriye kalacaklar konusunda hem büyük beklentiler hem de büyük korkular oluşturdular toplumda.
Büyüklerin “Şükür”, küçüklerin “Şeker” Bayramı‘nın son gününde beklentileri güçlendirmeye gereksinimimiz var toplumca. Bu güce bir katkıda bulunmak amacıyla, ama “Sosyal yapılar virüsle değil, örgütlü toplumsal mücadelelerle değişebilir ancak!” düşüncemi saklı tutarak, Afrika Hümanizm’ini, yani Ubuntu felsefesini anımsatmak istedim.
Böyle bir kültürün, insanlığın ilk şekillendiği bu kıtada ortaya çıkmasında şaşacak bir şey yok. Türkçeye “insanlık bağı” olarak çevrilebilecek olan Güney Afrika Bantu dillerine ait “ubuntu” kavramıyla ilişkili felsefenin esası “Sen; ben, ben olduğum için sensin.” biçiminde ifade edilebilir.
1984 yılında Nobel Barış Ödülü sahibi Afrikalı teolog Desmond Tutu‘ya göre, “Ubuntu’ya inanan bir insan diğerlerine açıktır, diğerlerine olumludur, diğerleri iyi ve yetenekli olduğunda tehdit altında hissetmez, onun daha büyük bir bütünün parçası olduğunu bilmekten gelen bir özgüveni vardır ve diğerleri aşağılandığında, küçük düştüğünde, zulme uğradığında ya da ezildiğinde kendini de aşağılanmış hisseder.” Okuyalım bakalım öyle mi?
Batılı antropolog, sosyal çalışmalar yaptığı Afrika’da çocuklara bir oyun önerir. Ağacın altına koyduğu meyveler, ona ilk ulaşanın olacaktır. Çocukları ileride başlangıç çizgisinde yan yana dizer ve kıran kırana bir yarış umarak “Başla!” komutunu verir. Çocuklar gayet sakin, el ele tutuşur ve ağacın altına aynı anda varırlar. Ağacın altında daire oluşturarak oturup hep birlikte ve mutluluk içinde meyveleri yerler. Antropolog şaşkındır. Neden böyle yaptıklarını sorduğunda aldığı yanıt son derece öğreticidir: “Nasıl olur da diğerleri mutsuz bakarken sadece birimiz mutluluk içinde meyveleri yiyebilir?”
Dünya nüfusunun % 10‘u varlıkların % 90‘ına sahipken, bu durum ülkemizde de bundan aşağı değilken ve bu denge Korona virüsüyle birlikte yoksullar aleyhine daha da açılırken, yukarıda saklı tuttuğumu belirttiğim düşüncemi daha fazla saklı tutabilir miyim?
Etkileyici.Okuduktan sonra oturdum ve düşündüm.Çünkü düşündürücü.İnsan olmanın dayanılmaz ağırlığını hissettiren bir yorum.Teşekkürler…