TALAN ey kalbim bu kaçıncı talan? denizi ve tuzu gördün batık filikalar boyunca ve gittikçe ufalan ben misin? uzak kuşlar bana doğru bırakılmış bardaklar da sürekli aynalardı soğudukça tutulan sen miyim? gittiği nerden başlar hangi derin martının bu yoğun armadalar da mı yalan? ve hep bir yanılsama dedikçe içe vuran kim? bu kaçıncı talan ey kalbim?
Öğretmenin Hayatla Sınavı
Çürümeye yüz tutmuş kapitalizmin öğretmen için son icadı, onu “Öğretmenlik Meslek Yasası”nın hiyerarşisine ve performans sistemi içine sıkıştırmaktır. “Gönül Yarası”nda, sona erenlerin, yitip gidenlerin yönetmeni Yavuz Turgul, gönlü yaralanan, eridikçe aydınlatan bir mum gibi yanan öğretmene ağıt yakıyor. Cumhuriyet öğretmeni bu ağıtı, destana çevirecektir kuşkusuz!
Okumaya devam et “Öğretmenin Hayatla Sınavı”99. YILINDA
Cumhuriyet’in ‘Süperpozisyon’u
Cumhuriyet’imizin ikinci yüzyılının eşiğinde, ülkemizin “süperpozisyonu”nu görebilmeyi, kuantum fiziğinden öğrendiğimiz atom altı parçacıkların aynı anda iki farklı yerde bulunabileceği kuramına borçluyuz! Görüyoruz ve yine de Schrödinger’in kedisi yaşıyor mu öldü mü diye merak ediyoruz. Bu nedenle kutuyu açmaya Türkiye’nin bağımsızlıkçı, halkçı, aydınlanmacı, yani “Cumhuriyetçi pozisyonu”nu yaratmaya mecburuz!
Okumaya devam et “99. YILINDA”Picasso’yla Resim Yolculuğu
Picasso’nun Gizemi
“Bir sanat eseri, insanı etkilemeli… Onu kışkırtmalı ve sarsmalı.” diyen Pablo Picasso 141 yaşında. Resim tarihinin en ünlü iki tablosundan biri olan Guernica’yı işaret ederek ‘Bunu siz mi yaptınız?’ diye soran Nazi subayını, ‘Siz yaptınız!’ diye yanıtlayan bu dâhi/deli’yi anlamak için Henri-Georges Clouzot’un, ünlü ressamın doğaçlama yaratma sürecine tanıklık etmek için, yine aynı doğaçlama çekimle kotardığı belgesel iyi bir fırsat.
Okumaya devam et “Picasso’yla Resim Yolculuğu”Soma’dan Amasra’ya…
Madenciden öğrenmek
Aşağıda 2014’te Soma okulu öğretmeni madencilerin ölürken, bizi çıkardıkları “nefeslik”te verdikleri derslerden birkaçını alt alta yazdım. Toplarsak ne çıkar? ‘Fıtrat, kader, yüce adalet’ gibi kavramların arkasına saklananlar için Amasra felaketi çıktı. Bize ise buradan, yaşarken emekleriyle hayatı yaratanların, ölürken büyük insanlığın kaçınılmaz geleceğinin yaşam kültürünü ürettikleri çıkar. Bir de…
Okumaya devam et “Soma’dan Amasra’ya…”Sinema ‘Ses’leniyor…
Singin’ in The Rain/Yağmurda Şarkı Söylemek
Alan Crosland, sinema sanatının bilinen ilk sesli filmi The Jazz Singer’i (Caz Şarkıcısı), 95 yıl önce çekti. Film, 6 Ekim 1927 yılında vizyona girdi. Girince de Macar estetisyen Béla Balázs’ın dediği gibi “İşte o zaman korkunç bir şey oldu: Duyulan sözlerin inanılmaz abesliği, bakış ve jestlerin insani derinliğini silip süpürdü.” Sinemanın bu ‘ses’lenme sürecini Gene Kelly ve Stanley Donen imzalı Singin’ in The Rain’de izleyebiliriz:
Okumaya devam et “Sinema ‘Ses’leniyor…”Sinemada Devrim, Devrimde Sinema
Le Redoutable / Godard ve Ben
13 Eylül 2022’de Jean-Luc Godard, İtalyan Yeni Gerçekçiliğinin etkisiyle Fransa’da başlayıp dünya sinemasını etkileyen Yeni Dalga (La Nouvelle Vague) akımının kurucularından senarist ve yönetmen Jean-Luc Godard‘ı (91) ötenazi marifetiyle öldürdü. Belki de o, Doğu Rüzgârı’nın çekiminde, “Tamam çocuklar, çoğunluğa katılıyorum!” dediğinde öldürmüştü kendini, içindeki devrim idealiyle birlikte! Ayrıntılarını Michel Hazanavicius’un Godard ve Ben filminde bulabiliriz...
Okumaya devam et “Sinemada Devrim, Devrimde Sinema”“Şiir, ihtiyacı olanındır!”
Il Postino / Postacı
Nüfus adıyla Ricardo Eliezer Neftalí Reyes Basoalto, bizim bildiğimiz adıyla Yirmi Aşk Şiiri ve Umutsuz Bir Şarkı’nın şairi Pablo Neruda, 12 Temmuz 1904’te doğdu; 23 Eylül 1973’te siyasi mücadelelerle ve şiirle dolu 69 yıllık fiziki bir hayatı geride bırakarak dünya edebiyatının ve devrimler tarihinin unutulmazlar listesine yazıldı. Biyolojik yokluğunun 49’uncu, poetik ve politik varlığının 99’uncu yılında Michael Radford’un 1994 yapımı Il Postino (Postacı) filmi ile selamlıyoruz.
Okumaya devam et ““Şiir, ihtiyacı olanındır!””Bir Büyüme ve Yol Hikâyesi
Captain Fantastic
Okulu, eğitimi konuşmaya devam ediyoruz; malum eylüldeyiz. Ama aynı şeyleri okumaktan sıkıldıysanız, eğitimde, okulda farklı deneyimlerden söz edebiliriz: Başka okullar, alternatif pedagojiler, formel olmayan yaklaşımlar ya da Finlandiya örneğindeki gibi, okul dışı öğrenme mekânları… Matt Ross’un Captain Fantastic’inden başlayabiliriz.
Okumaya devam et “Bir Büyüme ve Yol Hikâyesi”Cumhuriyet’in Aydınlanmacı ve Halkçı Eğitimi
Bugünkü Sorun ve Çözüm
Diyalektik materyalizm odur ki, her sorun kendi çözümünü içinde taşır. Diğer adı “eğitim ve kültür devrimi” olan Cumhuriyet dönüşümlerini başlangıç alsak bile eğitim tarihimizin birikim dolu olduğunu, bunun da başı darda kalmış halk ve eğitimciler için büyük bir olanak sunduğunu söyleyebiliriz. Böyle bir brikimin içinde, tehdit ve tehlikeye, çağımızın eğitim gereksinimlerine çözüm üretmemek için ya gizli bir amaç sahibi olmak ya da sırtüstü serilip yatmak lazım ki Türkiye’nin devrimcileri tarihin hiçbir dönemimde hiçbir sorun karşısında böyle yapmadılar.
Okumaya devam et “Cumhuriyet’in Aydınlanmacı ve Halkçı Eğitimi”