(A)norm(al)

Ben etimolojinin yalancısıyım, Latince “norma” gönye demekmiş, marangoz gönyesi; tabi “normalis” de gönyeli, ölçüye uygun oluyormuş. Buradan gelen Fransızca “norm” kural, “normale” yani “normal” de kurala uygun demek oluyormuş. Madem öyle Yunanca olumsuzluk önekiyle kuraldışı anlamına gelen “anormal”i ve İngilizce dışı, harici, ötesi anlamına gelen “para” ile birleşince doğa yasalarına uymayan anlamındaki “paranormal”i de ekleyelim.

Okumaya devam et “(A)norm(al)”

“I Can’t Breathe!”*

Ku Klux Klan polisinin dizi altında boynun
Canım kardeşim George Floyd, nefes alamıyorsun!

Hanidir entübedir bütün insanlık
Enfekte ettiği pandemik kapitalizm denen o virüsün!

Yıllar önce binlerce kilometre ‘Irak’ta
Demişti Araplara, sen verdiğim nefes kadar özgürsün!

Burada, Soma’da, yedi kat yerin altında
Üç yüz bir madenci, bir ciğercik soluk almadan nasıl dursun?

Bir gün, hava almak için Park’a çıkmıştık
Ethem, Berkin, Mehmet, Ali İsmail, Abdocan ve ben, biliyorsun.

Kırmızılı Kadın, Duran Adam, birkaç çapulcu
Ama cesaret de bulaşıcıdır her yerde, ölmeye alışıyorsun!

Canım kardeşim George Floyd, nefes alamıyorsun!
İnsanı ezen düzenin dizi altında boynun!

*Nefes alamıyorum!

Kahramanlar ve Hainler

Ayaklarının üstünde durmaya, oraya buraya tutunarak adım atmaya yeni başlamış bir çocuk; köydeki evlerinin sundurmasında babasının tahta sandalyenin üstüne bıraktığı kutuya merakla bakıyordu. Kutu özenle açıldı, içinden daha önce hiç görmediği bir oyuncak, aman kırılır dikkatiyle çıkarıldı. Çocuk çok sevindi, ama babası onun oynamasına izin vermediği gibi, kimseyi yanına bile yaklaştırmadı.

Okumaya devam et “Kahramanlar ve Hainler”

Ubuntu Umuduyla…

Dijital bir yaşamdan başka “ev” ve “aile”yi de keşfettiğimiz Korona günlerinde, tatille özdeşleşen yazla birlikte geri sayımın başladığının işaretlerini alıyoruz gözümüz dışarda.

Sosyoloji okuryazarlarımız ve siyaset erbabı, “Artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak!” düşüncesiyle Korona günlerinden geriye kalacaklar konusunda hem büyük beklentiler hem de büyük korkular oluşturdular toplumda.

Okumaya devam et “Ubuntu Umuduyla…”

Hayatla Sanatın Ortasında

The Red Shoes / Kırmızı Pabuçlar

Tunca Arslan’ın Yeni Sanat’ın Aralık 1973 tarihli sayısından aktardığı, sinema yazarı Mehmet Kılıç gibi “Sinema da öyle… Burjuvazinin kendini eğlendirmek için icat ettiği bir şey, onu da sevmiyorum…” (Eleştirmenleri Vurun, 2017) diye düşünüyorsanız, ne bu filmi seyredin ne bu yazıyı okuyun!

Okumaya devam et “Hayatla Sanatın Ortasında”

Dil Savunması

Ağzımızı Korona’yla açıp Korona’yla kapattığımız bugünlerde herkes, bu virüse çok büyük bir işlev yükleyerek, artık hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağını söylüyor. Bazıları da Korona’dan sonra sosyal adaletin daha yaygın bir değer olarak benimseneceğini, kapitalizmin önemli dayanaklarını yitireceğini ifade ediyor. Virüsle kapitalizmin yıkılıp sosyal eşitliğin sağlanamayacağını çok yakında görür ve belki o zaman sosyal ilişkilerin ekonomik altyapısını değiştirmenin sağlam yollarını buluruz.

Okumaya devam et “Dil Savunması”

Eğitimi “Rock”laştırmak

“Etkileşimli tahtalar öğretmen otoritesini duman etti. Çünkü öğretmenler o tahtaları çocuklar kadar başarılı kullanamıyorlardı. Sınıfta öğretmenlerine tahta üzerindeki bir işlemi nasıl gerçekleştireceğini çocuklar tarif etmeye başladılar. Hâlbuki bizim öğretmen kültürümüzde her şeyin en iyisini, en doğrusunu öğretmen bilir ve çocuklar ondan öğrenirler. Tersine dönünce bu ilişki, öğretmenin otoritesi ciddi…”

Okumaya devam et “Eğitimi “Rock”laştırmak”

Jenerasyonların Karakteristiği ve “Z Kuşağı”nın Eğitimi

“21. Yüzyıl Becerileri ve Eğitim Dizgemiz” başlıklı önceki yazı, henüz ilk çeyreğini yaşadığımız yüzyılımızı ve gereklerini betimlemeyi amaçlıyor; bunu hal-i hazırdaki eğitim dizgemizin hazır bulunuşluğuyla kıyas içinde yapıyordu. Bu yazımızın meramı da bir jenerasyon kısa tarihinden sonra, bugün ilkokul birinci sınıftan lise son sınıfa kadar temel eğitim sürecindeki “doğuştan dijitaller”in özelliklerine ve eğitimlerine odaklanmak.

Okumaya devam et “Jenerasyonların Karakteristiği ve “Z Kuşağı”nın Eğitimi”

21. Yüzyıl Becerileri ve Eğitim Dizgemiz

Her çağ ya da tarihsel kesit, kendine özgü toplumsal değerlerle uyumlu hareket edebilecek bireyler ister. Bu bireylerin yetiştirildiği dizgeye “eğitim” diyoruz. Dolayısıyla dizgenin içeriği, amaç ve hedefleri, kazanım ve becerileri yaşanan zamanın sosyoekonomik, sosyokültürel paradigmaları tarafından belirleniyor. Bu nedenle eğitimde olan biteni anlamak, her şeyden önce çağın yerleşik değerlerini, kabul kalıplarını bilmekle mümkün.

Okumaya devam et “21. Yüzyıl Becerileri ve Eğitim Dizgemiz”