İyilik Bul İyilik Yap

Pay It Forward

Bir adam, hiç tanımadığı bir gazeteciye son model arabasını veriyor. Bu gazeteci, gazetecilik gücünü kullanarak tanıdığı bürokratı tanımadığı bir zenci genci cezaevinden kurtarması için ikna ediyor. Bu zenci genç, kolunda derin bir bıçak yarası olduğu halde, hastanede muayene sırasını tanımadığı astımlı bir çocuğa verip onun hayatını kurtarıyor. 11 yaşında bir çocuk, aç biilaç sokaklarda yaşayan tanımadığı genç bir adama kendi işini kurması için kişisel serveti olan biriktirdiği harçlıklarını veriyor. Bu genç adam, köprüde intihara kalkışan hiç tanımadığı bir kadını yalvar yakar ikna ediyor ve hayata döndürüyor…

Okumaya devam et “İyilik Bul İyilik Yap”

The Class/Entre Les Murs

Sınıf/Duvarların Arasında

1925 yılında yapılan Dünya Konferansı’nda imzalanan Çocukların Korunmasına Dair Cenevre Bildirgesi çerçevesinde kabul edilen Dünya Çocuk Günü, çocuklar arasında ortak duyguların pekiştirilmesi ve barış içinde yaşama özlemlerinin güçlendirilmesi amacıyla her ülkede farklı tarihlerde kutlanıyor. Ülkemizde bu kutlama ve etkinlikler ekim ayının ilk pazartesi günü yapılıyor, yani bu yıl bu gün, 5 Ekim. 5 Ekim aynı zamanda, Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü UNESCO ve ILO tarafından 1994 yılında Dünya Öğretmenler Günü olarak ilan edildi. Öğretmen ve çocuk gibi bu iki güzelliği buluşturan bu güzel günü, örnek alınacak bir deneyim sunan Sınıf/Duvarların Arasında filmiyle kutlu kılalım.

Okumaya devam et “The Class/Entre Les Murs”

Bir Okul Filmi Klasiği: Hababam Sınıfı

Hababam Sınıfı’nı aklımıza düşüren iki neden var: İkincisi, Korona virüsü zaten okuldan uzaklaşmaya başlamış olan eğitimin okulla ilişkisini temelli kesti ve artık eğitim yöneticilerimiz eğitimi okulsuz yönetiyorlar; çocuklarımız sosyalleşmelerini sosyal medyada gerçekleştiriyorlar. Kel Mahmut oradan eğitim yöneticilerine sesleniyor: “Otur, sıfır!” Ve biz de burada eğitimden kayıp giden okula bir ağıt yakıyoruz!

Cemil Türkarman’ın ‘Ilgaz’ adlı türküsünün “Ilgaz Anadolu’nun sen yüce bir dağısın” dizesine “Eteklerinde kitaplar…” dizesini ekleyince büyük usta; artık bu bir Can Yücel şiiri oluyor ve ‘Ilgaz’ da Türk Edebiyatının ‘yüce dağı’ Rıfat Ilgaz’a dönüşüyor! Rıfat Ilgaz deyince de akıllara Hababam Sınıfı düşüyor.

Okumaya devam et “Bir Okul Filmi Klasiği: Hababam Sınıfı”

Eğitimin Süpermen’i Özel Okullar mı?

Dünyada değilse de ülkemizde pandemiden en çok zararı çocuklarımızın eğitimi gördü, görüyor. Ekonominin, turizm sektörünün üstüne titrenilen bu süreçte eğitim politikalarındaki ciddiyetsizlik ne yazık ki devam ediyor. Veliyi özel öğretimin kucağına iten eğitim yönetimi, nitelikli eğitime erişimde eşitsizliği “telafi edilemeyecek” denli derinleştiriyor. Peki, özel okul çare mi? Gelin sorunun yanıtını Davis Guggenheim’in belgesel filmi Waiting for Superman’ı (Süpermen’i Beklerken) izlerken bir kere daha düşünelim!

Süpermeni Beklerken / Waiting for Superman

Bir Durum Saptaması

“Dört kurabiyem olsaydı ve ben ikisini yeseydim, yüzde kaçını yemiş olurdum?” Amerikalı siyahi ortaokul öğrencisi düşünüyor, soruyu kafasında gezdiriyor. Tavana bakıyor, parmaklarından yardım alıyor. Bunun için içler dışlar çarpımı yapmak gerektiğini söylüyor. İşlemi, içten seslendirerek dıştan yapmaya çalışıyor ve bir süre sonra yanıtlıyor: “Tam olarak %50’sini yemiş olursun.” Yüzünde gurur ve mutlu bir gülümseme…

Okumaya devam et “Eğitimin Süpermen’i Özel Okullar mı?”

3 Idiots / 3 Aptal

Hindistan sinemasının ülkemizde de sevilen, üretken yıldızlarından Aamir Khan bir kez daha Türkiye’de. Khan, ‎Don Burgess’in yönettiği, 1994 ABD yapımı ‘Forrest Gump’ filminin bir yeniden uyarlaması olan ‘Laal Singh Chaddha’nın koronavirüs salgını nedeniyle yarıda kalan çekimlerini Niğde’nin Çamardı ilçesindeki Aladağlar ve Demirkazık dağında tamamlayacak. Bollywood sinemasının ünlü starı Khan, ülkemizde daha çok eğitimin kanayan yarasına, sistem içi değerler çerçevesinde parmak bastığı Yerdeki Yıldızlar (Taare Zameen Par, 2007) ve 3 Aptal (3 Idiots, 2009) ile tanınıyor. Sevilen Hintli yönetmen ve oyuncu ülkemizdeyken ve şu günlerde yüz binlerce üniversite adayı üniversite seçimi ile ilgili kararlarını oluşturmak üzereyken, üniversite eğitiminin ne olduğu ve ne olması gerektiği üzerine bir kara komedi olan “3 Idiots”u bir kere daha izlemeye var mısınız?
Başlayalım öyleyse…

Okumaya devam et “3 Idiots / 3 Aptal”

250. Yaşında Beethoven’i “Anna”mak

Bugün 30 Haziran. Bütün dünyanın başından beri COVID-19 belasıyla mücadele ettiği 2020’nin ilk yarısının son günü. 2020, hem yaşadığı çağın hem sonrasının müziğini etkilemiş bir besteci olan, 16 Aralık 1770’te Almanya’nın Bonn kentinde doğan Ludwig van Beethoven’in 250. yaşı. Alman parlamentosu 2020’yi “Beethoven Yılı” ilan etti. Bu nedenle yıl boyunca Bonn’da ve her yerde Beethoven etkinlikleri yapılıyor ve yapılacak. İnsanlık her zaman en derin çıkmazlarından kendisini bir ileri çağa taşıyan devrimlerle kurtuldu ve o devrimlerin sanatçılarıyla. Beethoven’i bu duygularla “Copying Beethoven” filmine yansıyan sanatıyla anlıyor ve anıyoruz.

(Bu yazıyı Beethoven’in 9. Senfoni’si eşliğinde okumanız önerilir.)

Tanrının Sekreteri

__ Ee? Ne düşünüyorsun? Dürüst ol, düşüncelerine değer veriyorum!

__ Bence kötü olmuş!

__ Benim amacım senin güzellik anlayışına meydan okumak! Müziğe çirkin ve marazi olanı katıyorum. İnsanın bağırsaklarından geçmeden ilahi olana nasıl ulaşırsın ki? (…) Burada, Tanrı burada işte. Beyinde, ruhta değil, bağırsaklarda; çünkü burası insanın hissettiği yerdir. Bağırsaklar göğe doğru kıvrılır ve dolanır. Onlar aydınlanmaya beyinden daha yakındır. Botlarına bok bulaşmadan başın göğe ermez! (Anna’yı dans etmeye zorlar…)

__ Affedersin, anlamıyorum Maestro!

__ Anlayamazsın elbette!  Bu, anlamakla ilgili değil; eserlerimi yaşaman gerek. Bu bir dil Anna Holtz, benim icat ettiğim yeni bir dil! İnsanın Tanrıya dair deneyimlerini, benim deneyimlerimi anlatan bir dil. Sen de onun için gönderildin bana, bu dili yazmak için! Sen Tanrı’nın sekreterisin! Benim aracılığımla onun dudaklarını okuyorsun…

Okumaya devam et “250. Yaşında Beethoven’i “Anna”mak”

Hayatla Sanatın Ortasında

The Red Shoes / Kırmızı Pabuçlar

Tunca Arslan’ın Yeni Sanat’ın Aralık 1973 tarihli sayısından aktardığı, sinema yazarı Mehmet Kılıç gibi “Sinema da öyle… Burjuvazinin kendini eğlendirmek için icat ettiği bir şey, onu da sevmiyorum…” (Eleştirmenleri Vurun, 2017) diye düşünüyorsanız, ne bu filmi seyredin ne bu yazıyı okuyun!

Okumaya devam et “Hayatla Sanatın Ortasında”