Cahil Hoca, Çin Odası’nda!

Bu yazımızda Cahil Hoca Jacotot’un bilmediği bir dili, dilini bilmediği öğrencilere öğretme deneyimi üzerinden dil edinme sürecine odaklanmak ve yapay zekâ teknolojisinin bu alana sunduğu olanakların sınırlılığına dikkat çekmek istiyoruz.

Okumaya devam et “Cahil Hoca, Çin Odası’nda!”

2024’ün Sözcükleri

2024 yılının sözcükleri bazı ortak temaları öne çıkarıyor. “Beyin çürümesi”, “kutuplaşma”, “kalabalık yalnızlık” gibi kavramlar, öncelikle kapitalizmin, sosyolojik ve kültürel olarak derin bir krizin içinde olduğuna işaret ediyor. Toplum olarak açık bir “kutuplaşma”nın içine itilen insan, birey olarak derin bir “yalnızlığına” gömülmüş, “çürüyor”!

Okumaya devam et “2024’ün Sözcükleri”

Gerçekliğin Kırk Tonu

RAŞOMON

Akutagava’nın yüz yıl önce yazdığı Yabu no Naka adlı öyküsünün Haydut’u, “Ben birini öldürürken kılıcımı kullanırım… Siz insanları nüfuzunuzla, paranızla, süslü sözlerinizle, çalıştıra çalıştıra öldürürsünüz. Kan akıtmadan bir güzel becerirsiniz bu işi! Söyleyin bakalım, sizinkiler mi, benim ki mi daha ağır suçtur?” diyor. Kurosava’nın Raşomon’da aradığı gerçekliğin en doğru, en yalın ve en içten ifadesidir bu, yüz yıl sonra da…

Okumaya devam et “Gerçekliğin Kırk Tonu”

‘Güzel Adlandırma’ Güzel mi?

Güzel adlandırma cennetinde yaşıyoruz. Vergi ve ürünlere yapılan zamları, çok “güzel” adlandırıyoruz: “Yönetilen ve yönlendirilen fiyat ve vergi ayarlamaları”. “Ekonomik önlemler paketi” adeta bir hediye paketidir, kurdeleyle bağlanmış! Enflasyon “alım gücünde azalma”, bütçe açığı “kamu maliyesinde disiplin”. Süreç zarar görmesin, PKK’ye “Kandil”, terörist başına “İmralı” deyin!

Okumaya devam et “‘Güzel Adlandırma’ Güzel mi?”

Sanatçının Uyumsuz Birey Olarak Portresi

EL CIUDADANO ILUSTRE/SAYGIN VATANDAŞ

Sanatçılar dünyayı olduğu gibi kabul etmezler. Gerçeğin yeterli ve tatmin edici olmadığına inanırlar. Dolayısıyla yeni şeyler icat edip bunlarla hayatın olağan akışına müdahale ederler. Ama dünyaya kafa yormayan insanlar böyle şeylere ihtiyaç duymazlar. Onlar hallerinden memnundurlar… Saygın Vatandaş’ın Nobel ödüllü yazarı Daniel Mantovani böyle düşünmektedir, ya siz?

Okumaya devam et “Sanatçının Uyumsuz Birey Olarak Portresi”

Cumhuriyet Eğitimine Karşı Devrim

Türk toplumu, tarihinde en köklü ve en kapsayıcı dönüşümü, merkezinde eğitim olan Cumhuriyet Devrimi’yle yaşadı; Cumhuriyet yıkımı da bu nedenle o merkezden başladı. Nazım Mutlu, Eğitimimizin Karşıdevrimle Sınavı adlı çalışmasıyla bu yıkıma tanıklık ediyor ve davaya müşteki olarak katılıyor.

Okumaya devam et “Cumhuriyet Eğitimine Karşı Devrim”

Bozulmanın Anlamı, Anlamın Bozulması

Postmodernist düşünme biçimi, toplumu, kültürü ve anlamı atomlarına kadar çözdü. Bunu daha doğru bir anlam üretmek için yapmadı, tersine anlamı çözdüğü yerde kocaman bir boşluk yarattı. Sonuç, anlamlar, değerler, ilkeler çözüldü, bağlamsız kılındı. Dünyayla birlikte ülkemiz de artık en büyük sorunları, bir dil ve anlam kriziyle birlikte yaşıyor.

Okumaya devam et “Bozulmanın Anlamı, Anlamın Bozulması”

TIMSS 2023 Raporunu Nasıl Okumalıyız?

“Türkiye, Uluslararası Matematik ve Fen Eğilimleri Araştırması (TIMSS) 2023 sonuçlarına göre, 4’üncü sınıf fen bilimleri alanında OECD ülkeleri arasında 2’nci, bu alandaki ortalama puanıyla tüm Avrupa ülkeleri arasında da birinci sıraya yerleşti.”

Okumaya devam et “TIMSS 2023 Raporunu Nasıl Okumalıyız?”

Gerçeği Görme Sorunu

BLOW-UP/CİNAYETİ GÖRDÜM

Blow-UP’ta (Cinayeti Gördüm) bir yanda tüketim toplumunun dağılmışlığı, insan merkezci değerlerin yitimi; diğer yanda pandomim topluluğunun temsiliyle mutlu, aydınlık bir geleceğe inanan gençler; bir yanda ilerlemeci, aydınlanmacı paradigmayı paramparça eden, aklı bilimsiz, bilimi itibarsız, gerçeği bağlamsız bırakan postmodernizm; diğer yanda bu dünyaya ve geleceğe duyulan inancın olumlanması… Seçim bize kalmış!

Okumaya devam et “Gerçeği Görme Sorunu”

Arda’nın Geleceğini Konuşmak…

“Sana göre öyle, bana göre böyle!” diyerek “tarih”i, “toplum”u ve “laikliği” yeniden tanımlamaya çalışan Milli Eğitim Bakanı, Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli’yle eğitimi toplumcu değerlerinden ve bilimsel niteliğinden soyarak, kamu görevi olmaktan çıkardı ve hem niteliğini hem etiğini yerle bir ett. Artık işimiz daha zor ama imkânsız değil…

Okumaya devam et “Arda’nın Geleceğini Konuşmak…”