Cumhuriyet’in 100’ü Güler mi?

Cumhuriyet’in 100. yılı denince 100’ünden düşen bin parça olanlar, “Türkiye’nin 100 Yılı” ya da “Büyük Filistin Mitingi” 100’süzlüğüyle onun aydınlık 100’ünü örtmeye çalışıyorlar; ama 100 yıl sonra tıpkı 100 yıl önceki gibi Cumhuriyet’in 100’ünü güldürebilecek olan azim ve kararlılık, Cumhuriyet’in kurucu değerlerini 100’ünün akıyla savunanlardadır!

Okumaya devam et “Cumhuriyet’in 100’ü Güler mi?”

Uzun Lafın Kıs(s)ası…

EDEBİYATTAN SİNEMAYA KISALAR

Atasözü ve özlü sözler gibi yoğun anlamlı kısa anlatıların erdemine dair birçok anekdot var: Voltaire, bir gün meşhur bir hırsızın hikâyesini anlatacağını söylemiş ve söze şöyle başlamış: “Vaktiyle bir banker varmış…”; bunu demiş ve susmuş. Bunun üzerine hikâyesine devam etmesi istenince şu cevabı vermiş: “İyi ya, işte hikâye bitti!”

Okumaya devam et “Uzun Lafın Kıs(s)ası…”

Anlatabiliyor muyum?

DİLSEL İLETİŞİMİN SINIRLARI

Günlük iletişimimizde sık söyleyip duyduğumuz ifadelerden biri: “Anlatabiliyor muyum?” Türevleri “Anlıyor musun?”, “Bilmem anlatabildim mi?”, “Yanlış anladın!”, “Çok anlaşılmazsın!”, “O kadar güzel ki, anlatamam!”… Dil dışı diğer iletişim olanaklarını dışta tutarak söylersek, insanların iletişim, bildirişim ve paylaşım gereksinimlerini karşılayacak, bütün bulanıklığına ve yetersizliklerine karşın hâlâ en kullanışlı araç dildir.

Okumaya devam et “Anlatabiliyor muyum?”

Üçüncü Sinema ve Devrim

LA HORA DE LOS HORNOS/FIRINLARIN ZAMANI

“Devletlerin bağımsızlığa, ulusların kurtuluşa, halkların devrime” mecbur kaldığı bir çağda, “Kızgın Fırınlar”ın kıvılcımlarıyla tutuşan Üçüncü Sinema, “revolver” kamerayla da olsa emperyalizme ateş ediyor!

Okumaya devam et “Üçüncü Sinema ve Devrim”