Hayat kısa, Üvercinka uçuyor…

ÜVERCİNKA 59 YAŞINDA

Bu Cumhuriyet, bir aşiret mensubu olan Cemalettin Seber’den Türkçenin büyük şairi Cemal Süreya’yı yarattı. O Cemal Süreya Türkçenin aydınlığıyla Üvercinka’yı yazdı. O Üvercinka sömürünün, yoksulluğun ve gericiliğin üstüne üstüne uçuyor, 59 yıldır bütün kara parçalarında; Türkiye hariç değil!

Okumaya devam et “Hayat kısa, Üvercinka uçuyor…”

Devrimin Çoban Yıldızı

MUSTAFA NECATİ

Gerçekleştirdiği Harf Devrimi’nin 96. yılında, Cumhuriyet devrimi önderlerinden Mustafa Necati’yi, Cumhur Utku’nun büyük bir değerbilirlik örneği olan çalışması “Devrimin Çoban Yıldızı Mustafa Necati” adlı biyografik romanı aracılığıyla, saygı, sevgi ve özlemle anıyoruz.

Okumaya devam et “Devrimin Çoban Yıldızı”

“Sen de mi Brutus?”

SHAKESPEARE, JULIUS CAESAR

Baştan uyaralım, güncel politik mesajlarla işimiz yok; yazımızın başlık cümlesi de günümüzün Brutus’larına değil! Onu, 2068 yıl önce Roma Cumhuriyeti’nin “tek adamı” olmak isteyen Senatör Caesar, bu isteğini engellemek için kendisini sırtından hançerleyen Brutus’a söylemiş… ve Roma Cumhuriyeti imparatorluk olmuş! Zaman ne kadar da hızlı akıyor…

Okumaya devam et ““Sen de mi Brutus?””

Öğretmen, sadece öğretmen değildir!

THE GREAT DEBATERS / MUHTEŞEM MÜNAZARACILAR

Bu haftanın Sinemada Eğitim yazısı “Öğretmen Sadece Öğretmen Değildir!”i, aynı özel eğitim kurumunda, aynı sosyal duyarlıkların verdiği rahatsızlıkla 10 yıldan fazla birlikte çalıştığımız, ülkemizin Prof. Tolson’larından birine, sevgili branştaşım İzzet KORKMAZ’a ithaf ediyorum. Bizi erken terk ettin, seni bugün başka bir mekana uğurlarken, geride bıraktığın, sadece iyi bir öğretmenliğe değil, iyi bir dostluğa, iyi bir insanlığa da ait olan değerlerle övünüyoruz…

Okumaya devam et “Öğretmen, sadece öğretmen değildir!”

Edebiyat-Hukuk Savaşları

HOWL/ULUMA

İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra gelişen refah ile toparlanan üst orta sınıfın; kapitalizmin modernist yaşamından, kalıp değerlerinden sıkılmış çocuklarıydı Beatlar. O çocuklardan biri, huzursuzlukla yaşadığı hayatı 27 yıl önce huzur içinde terk eden Irwin Allen Ginsberg’di. Doğumunun 98. yılında edebiyat ve hukukun savaş alanı olan Howl (Uluma) şiiriyle anıyoruz Ginsberg’i.

Okumaya devam et “Edebiyat-Hukuk Savaşları”

Şiir Mitinin Sonu

PATERSON

Bugün, ilk kez 1999 yılında UNESCO tarafından ilan edilen ve dünya çapında kutlanan 21 Mart Dünya Şiir Günü. Bu günü fırsat bilerek özel, mükemmeliyetçi, mitsel ve göksel şiiri yeryüzüne indirip dünyasallaştırabilir; eşitlikçi ve adil olamayan sosyal sistemin yarattığı geleneksel kültürün egemen algı kalıplarını, minimalist Jim Jarmusch’un Paterson filmiyle yıkabiliriz.

Okumaya devam et “Şiir Mitinin Sonu”

Karşı Kültürün Antikahramanı Bukowski

EDEBİYATTAN SİNEMAYA: FACTOTUM

Kendini tüketişinin 30. yılında Charles Bukowski’yi anarken düşünmeden edemedim: Eğreti de olsa muhalif bir duruşu olan yazar, mücadelesini, “Hangi kişisel güzellik, toplum güzelleşmeden kalıcı olmuştur ki?” sorusunu haklı çıkaracak tarzda sürdürdü. Oysa Edip Cansever yanılmış olamazdı: “Gülemiyorsun ya, gülmek / Bir halk gülüyorsa gülmektir…”

Okumaya devam et “Karşı Kültürün Antikahramanı Bukowski”

Kadın Şairlerimiz

DÜNYA KADINLAR GÜNÜ

Hak, adalet ve eşitlik mücadelesinde canını ortaya koymuş kadınların, hatta depremden saatler sonra enkaz altından çıkarılan acılı kız çocuklarının resimlerini tişörtlere, kupalara, fularlara basarak metalaştıran ve yıllardır sömüren kapitalist sistemle ve kadınlarımızı cinsel bir nesneden ibaret görüp eve kapatan, sosyal yaşamdan koparan gerici, yoz ahlakla mücadele etmeden “Dünya Kadınlar Günü” kutlanamaz!

Okumaya devam et “Kadın Şairlerimiz”

Zaman Üzerine Dağınık Düşünceler

Güneş enerjisinin canlılığı sağlayarak evrene düzen katması misali, toplumda da entropi, ancak örgütlü halk enerjisiyle azalır ve düzen sağlanır. Entropisi artan Cumhuriyet’e yaşam nefesi verecek olan bu enerjidir. O enerji bazen de oynanmamış bir maçta Cumhuriyet karşıtlığına atılan bir goldür!

Okumaya devam et “Zaman Üzerine Dağınık Düşünceler”

Uzun Lafın Kıs(s)ası…

EDEBİYATTAN SİNEMAYA KISALAR

Atasözü ve özlü sözler gibi yoğun anlamlı kısa anlatıların erdemine dair birçok anekdot var: Voltaire, bir gün meşhur bir hırsızın hikâyesini anlatacağını söylemiş ve söze şöyle başlamış: “Vaktiyle bir banker varmış…”; bunu demiş ve susmuş. Bunun üzerine hikâyesine devam etmesi istenince şu cevabı vermiş: “İyi ya, işte hikâye bitti!”

Okumaya devam et “Uzun Lafın Kıs(s)ası…”