Edebiyat-Sinema İlişkisi Bağlamında Benşilik ve Film Betimleme Yazarlığı

Edebiyat-sinema ilişkisi denince, iki sanatın dramatik yapı ortaklığı ve edebiyattan sinemaya uyarlamalar akla geliyor. Bu ilişkide sinema, edebiyatı kendi diline dönüştürüyor. Oysa yıllar önce benşiler ve bugün de film betimleme yazarları, sinemanın dilini edebiyatın diline çevirerek onu daha erişebilir ve daha sosyal kıldılar, kılıyorlar

Okumaya devam et “Edebiyat-Sinema İlişkisi Bağlamında Benşilik ve Film Betimleme Yazarlığı”

Eğitimin Sınıfsallığı ve Kerkenezin Eğitimi

KES, KEN LOACH

Kapitalist sistemin rekabetçi, yarışmacı eğitimi, burjuva sınıfının sınavlara daha iyi hazırlanabilen avantajlı çocuklarına “nitelikli” eğitim sağlayıp avantajlı iş olanakları yaratır. Onlar da bu avantajlarını kendi çocuklarına aktararak çarkın dönmesine süreklilik katar… Bütün kapitalist ülkelerde; Türkiye dahil!

Okumaya devam et “Eğitimin Sınıfsallığı ve Kerkenezin Eğitimi”

Bir Kültür Devrimi Anlatısı

ÖZSOY OPERASI VE BİR CUMHURİYET ŞARKISI

Özsoy Operası, Şehnâme’nin ulusal sınırları çizen anlatısını, evrensel bir kardeşlik ve barış mesajı için bir araç olarak yeniden kurgularken yarattığı vizyonla, “Atatürk, Yurtta sulh, cihanda sulh diyerek bir barış mesajı vermemiş aslında…” diyen ufuksuzluğa, 90 yıl önce hak ettiği yanıtı vermiş görünmektedir… Bir Cumhuriyet Şarkısı, sadece bu nedenle bile alkışı hak eder!

Okumaya devam et “Bir Kültür Devrimi Anlatısı”

Bergman Sinemasında “Kötülük Problemi”

Çağımızın “kötülük problemi”, kötülüğün kanıksanması, normalleşmesidir. Egemen ideolojinin ürettiği mikrop, en yakın ilişkierimize bulaşmışken, felsefenin yanına sosyolojiyi de koyarak “problemi” yeniden tanımlamak kaçınılmazdır. Üstelik Bergman sineması bunun için iyi bir olanak…

Okumaya devam et “Bergman Sinemasında “Kötülük Problemi””

‘Aşkın Gözü’ kör değil!

FİLM BETİMLEME YAZARLIĞI

19. yüzyılın sonunda sessiz doğan sinema 30 yılda seslendi, 50 yılda tümüyle renklendi ve 100 yılda dijitalleşti. Japon sessiz sineması yüz yıl önce benşilerle toplumun mümkün olan en geniş kesimine ulaşmanın yolunu bulmuştu. Kawase’nin Hikari’si üzerinden soruyoruz: Neden sesli betimleme metin yazarları da benzer bir işlevle sinema sanatını daha erişilebilir kılan anlatım ustası edebiyatçılar olmasınlar?

Okumaya devam et “‘Aşkın Gözü’ kör değil!”

Gerilimden Sanat Yapan Yönetmen HITCHCOCK

Giderek daha gerilimli, çatışmalı bir zeminde ve zamandayız. Emperyalizm belası yüzünden dünyanın birçok yerinde insanların çoğu, korku türünde bir filmin karakterleri gibi yürekleri ağızlarında yaşıyor. Geri kalanları ise gerilim dolu bu filmi bir sinema salonunda sessizce izliyor, tıpkı bir Hitchcock filmi izliyor gibi…

Okumaya devam et “Gerilimden Sanat Yapan Yönetmen HITCHCOCK”

“Yaraları Boyamak”

ADOLESCENCE/ERGENLİK,2025

Yaşamda rekabeti, eğitimde yarışmayı, toplumsal ilişkilerde sınıfsallığı ve ayrımcılığı meşru gören kapitalizmin ürettiği sonuçları, sistem içinde ortadan kaldırabilmeyi ummak, boş bir hayal olmakla birlikte; bütün suçu sisteme yıkıp elini kolunu bağlayarak oturup beklemek de en başta sorumlu ve duyarlı eğitimciler için var olma nedeninin inkârıdır.

Okumaya devam et ““Yaraları Boyamak””

Dostoyevski Perdesinde Demirkubuz Filmleri

Marks, kişisel olarak kralcı ve muhafazakâr bir yazar olan Balzac’ı “gerçekliğin en büyük sosyoloğu” olarak nitelendirir ve Kapital’de bile onun karakterlerine atıfta bulunur. Balzac’ı Marks gibi okumak; sanatın ve edebiyatın toplumsal bir laboratuvar olduğunu görebilmektir. Değilse Dostoyevski perdesinde Zeki Demirkubuz filmlerini doğru anlamak olanaksızdır.

Okumaya devam et “Dostoyevski Perdesinde Demirkubuz Filmleri”

Hayatın ve Sanatın Aslı ile Kopyası

COPIE CONFORME/ASLI GİBİDİR

“Akbank Sanat, kopya esere verildiği ortaya çıkan ‘Günümüz Sanatçısı Ödülü’nü geri aldı!” Bir gazetenin, yabancısı olmadığımız kütür-sanat haberlerinden birinin başlığı bu. O halde “Aslı Gibidir”i konuşabiliriz…

Okumaya devam et “Hayatın ve Sanatın Aslı ile Kopyası”

Hapishane Duvarını Sanatla Yıkmak

SEZAR ÖLMELİ/CAESAR DEVE MORIRE

Uyarı: Paola ve Vittorio Taviani Kardeşler’in “Sezar Ölmeli” adlı filmlerini incelediğimiz bu metinde suç, güç, iktidar, denetim kavramları arasında; insanın karmaşık doğası ve tarih, sanat, tiyatro-sinema ilişkileri içinde dolaşacağız. Yazıda adı geçen olgu, olay ve kişiler gerçek de olsa, filmin ülkemizde yaşananlarla hiçbir ilgisi yoktur.

Okumaya devam et “Hapishane Duvarını Sanatla Yıkmak”