Sanatın ve Sanatçının Faşizmle Sınavı

LILI MARLEEN

İki büyük paylaşım savaşı, 80 milyon insanın yaşamına mal olmuştu. Bugün ABD sömürgeciliğinin maşası İsrail, yarısından çoğu çocuk ve kadın yaklaşık 50 bin savunmasız insanı öldürüp bölgemizi kana bulamaya devam ederken, İkinci Dünya Savaşı’nın ağıt sembolü Lili Marleen’i anımsamadan edemezdik..

Okumaya devam et “Sanatın ve Sanatçının Faşizmle Sınavı”

Sanatçının Gerçeklik Arayışı

NEVER LOOK AWAY/ASLA GÖZLERİNİ KAÇIRMA

Toplum ve birey yan yana duran iki yalıtık nesne değil, gerçeklik ve sanat gibi ilişkisel bir varoluşsa; sanatçı ‘sosyal realizm’le sınırlı sanat yaklaşımına bireysel gerçekliğini de katabilir ve böylelikle toplumcu gerçekçilik ile bir üst aşamada yeniden buluşabilir; Donnersmarck’ın Asla Gözlerini Kaçırma’sındaki Kurt Barnert gibi…

Okumaya devam et “Sanatçının Gerçeklik Arayışı”

Sanatla Eşitlenmek

THE TANGO LESSON/TANGO DERSİ

Tango, aşktan ve arzudan çok, yalnızlığı, öfkeyi ve acıyı taşıyor içinde. Bütün umutsuzluğuna, kızgınlığına, asiliğine, yersiz yurtsuzluğuna karşın, derin bir uyumu ve izlenebilir bir ahengi yansıtıyor. Sally Potter, tam da tangoya özgü sinema ve dans, yönetmen ve dansçı, kadın ve erkek arasındaki ilişkide var olan bu gerilimli uyumu, sosyal sınıfların egemenlik mücadelesinin bir uzantısı olarak Tango Dersi’ne taşıyor.

Okumaya devam et “Sanatla Eşitlenmek”

Dublörün Başrole ‘Düşüş’ü

THE FALL/DÜŞÜŞ

Sinema sektörünün yok saydığı “dublör”ü başrole çıkaran “Düşüş”; sürreal bir metin olarak okunduğunda gerçekliğin Roy ile Alexandrian’nın hikâyesinde varlığını sürdürdüğünü görürüz. Hikâyenin, filmin ‘gerçek’ karakterlerinin umut, çaresizlik ve özlemlerinin fantastik birer izdüşümü olduğunu; hatta bu iz’düş’ümünün ‘düş’ten gerçeğe ‘düş’mekten başka bir şey olmadığını görmek de olanaklıdır!

Okumaya devam et “Dublörün Başrole ‘Düşüş’ü”

İngilizce Dil Savaşları

THE PROFESSOR AND THE MADMAN / DELİ VE DÂHİ

Filmi bir ana düşünceye bağlayacak olursak, Deli ve Dâhi’ye yansıyan dil savaşı Marks’ı doğrular niteliktedir; zira o “Bir kulübede saraydakinden farklı düşünülür.” der. Eklemek gerekir ki farklı düşünenin dili de farklılaşır! Bu farkın farkına varan İngiltere’nin dünkü aristokrasisi, bugünkü burjuvazisi hem egemenlik hem sınıf savaşında İngilizcenin kılıcını bilemiş kınından çekmiştir! Öyle anlaşılıyor ki sınıf savaşı, dilde de sürüyor!

Okumaya devam et “İngilizce Dil Savaşları”

Öğretmen, sadece öğretmen değildir!

THE GREAT DEBATERS / MUHTEŞEM MÜNAZARACILAR

Bu haftanın Sinemada Eğitim yazısı “Öğretmen Sadece Öğretmen Değildir!”i, aynı özel eğitim kurumunda, aynı sosyal duyarlıkların verdiği rahatsızlıkla 10 yıldan fazla birlikte çalıştığımız, ülkemizin Prof. Tolson’larından birine, sevgili branştaşım İzzet KORKMAZ’a ithaf ediyorum. Bizi erken terk ettin, seni bugün başka bir mekana uğurlarken, geride bıraktığın, sadece iyi bir öğretmenliğe değil, iyi bir dostluğa, iyi bir insanlığa da ait olan değerlerle övünüyoruz…

Okumaya devam et “Öğretmen, sadece öğretmen değildir!”

Bireyin Anlam Arayışı

ANDRE İLE AKŞAM YEMEĞİM/MY DINNER WITH ANDRE

Andre ile Akşam Yemeğim’de André’nin yakındığı, Wally’nin ise değiştirmeyi göze alamadığı mevcut gerçekliği doğru anlayacak bir bilimsel yaklaşıma ihtiyaç var. Felsefenin düşünsel, sanatın duygusal araçlarla kurcaladığı gerçeklik, sosyolojinin bilimsel bir incelemesine gereksinim duyuyor…

Okumaya devam et “Bireyin Anlam Arayışı”

Platon’un Kamerası

SİNEMA-FELSEFE İLİŞKİSİ

İnsanın evrensel ve temel sorularını anlamaya, sorgulamaya ve cevaplamaya çalışan; mantık, analiz ve eleştiri yoluyla bilgiyi araştıran; ama en önemlisi kavramlar yaratarak onlarla düşünen felsefe ile kendisinden önceki altı sanatın olanaklarını organize ederek kurgusal yaşantılar yoluyla insanların duygusal, estetik deneyimlerini zenginleştiren ve daha önemlisi imgelerle çalışan sinemayı bir ve aynı kılmak doğru bir eşleştirme gibi görünmemektedir.

Okumaya devam et “Platon’un Kamerası”

Engellerden Olanak Yaratmak

KİYARÜSTEMİ’NİN DENEYSEL SİNEMASI

İran Yeni Dalga sinemasının önemli yönetmenlerinden Abbas Kiyarüstemi’yi doğumunun 84, ölümünün 8. yılında saygıyla anıyoruz. O, bu saygıyı en çok, iktidarın yasaklarını yaratıcı anlatım olanaklarıyla, Batı’nın etkisini ülkesine bağlılığıyla aşmayı başardığı için hak ediyor. Tıpkı özgün ve minimalist sinemasını zenginleştiren, deneysel çalışması Şirin ve 24 Kare filmlerindeki gibi

Okumaya devam et “Engellerden Olanak Yaratmak”

Öğretmenin Bitmeyen Senfonisi

Mr. HOLLAND’S OPUS / SEVGİLİ ÖĞRETMENİM

Okullarımızda eğitim, liselere ve üniversitelere geçiş sınavlarıyla fiilen; Türkiye Yüzyılı müfredatı ile resmen sona erdi! Öğrenciyi tekke tarikat gericiliği ile “değer”sizleştirmeye çalışan MEB, “mülakatla” yandaş kıldığı öğretmenliği de “Meslek Kanunu” ile bitirmek istiyor. Ve biz bütün bu olup bitene, bir kez de Stephen Robert Herek’in öğretmen güzellemesi filmi “Mr. Holland’s Opus” ile itiraz ediyoruz!

Okumaya devam et “Öğretmenin Bitmeyen Senfonisi”