Ubuntu Bayramı Kutlu Olsun!

O ağacın altında oturan çocukların elindeki “şeker” gibi tatlı bir sözcük olan “ubuntu”yu, bu bayram arifesinde neden anımsadım bilmiyorum; belki de ülkemizdeki bayram şenliğinin eksikliğindendir, kim bilir?

Ubuntu bayramınız kutlu olsun!

Okumaya devam et “Ubuntu Bayramı Kutlu Olsun!”

Bir Cumhuriyet Aydını Olarak “Öğretmen Kemal”

Bugün, Cumhuriyet değerlerini halkla buluşturan dünün “Öğretmen Kemal”lerine olduğu kadar, onların mücadelesini yapıtlarına taşıyabilecek sanatçılara da gereksinim var.

Okumaya devam et “Bir Cumhuriyet Aydını Olarak “Öğretmen Kemal””

Yalancının Mumu…

Dilimizin yalan söylemeye olanak sağlayan en önemli özelliği eklemli yapısıdır. Anlam kuran birimlerden farklı kombinasyonlar yapabiliriz. O yüzden yalan söylemekte mahiriz! Hayvanlara gelince, onlar isteseler bile yalan söyleyemezler; kuşun cıvıldaması, köpeğin havlaması, yılanın tıslaması… eklemsizdir nasıl yalan üretebilir ki?

Okumaya devam et “Yalancının Mumu…”

Nesibe’yi Kurtarmak

FÜRUZAN/BENİM SİNEMALARIM

8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü… Yazarı, yönetmeni, baş karakteri kadın olan Benim Sinemalarım’ın temiz yürekli Nesibe’sinin, filmler aracılığıyla kurduğu ve peşinde koştuğu, yaşanası bir dünya hayalinin gerçekleşmesi umuduyla kutlu olsun!

Okumaya devam et “Nesibe’yi Kurtarmak”

Böcek, Sinek ve Dil

OECD raporuna göre Türkiye’de 100 kişiden 40’ı okuduğunu anlamıyormuş. 450 kelimelik mektubu iki gündür okuyan politikacı, gazeteci, panelist ve analistlerden farklı sesler yükseldiğine göre ya bunlar o 40 kişi içinde ya da mektup yoğun bir sembolizmle yazıldı. Yazı mektupla değil, “anlamak”la ilgili…

Okumaya devam et “Böcek, Sinek ve Dil”

Duyşen’den Elizabeth’e Öğretmen Etiği

Öğretmen, toplumun dönüşüm ve gelişimine, ancak arkasında bu dönüşüm ve gelişimi destekleyecek toplumsal bir dinamik, güçlü bir irade varsa, aydınlanmanın bir öznesi olabilir, Duyşen gibi; değilse gericiliğin, kapitalizmin çıkarcı, yarışçı, rekabetçi, hatta ahlaksız bireyine dönüşüverir, Eizabeth Hasley misali…

Okumaya devam et “Duyşen’den Elizabeth’e Öğretmen Etiği”

Ne diyorsun aslanım?

HAYVAN DİLLERİ

İnsan türü olarak kendi doğal dilimizde bile birbirimizi anlamaktan bu kadar uzakken, hayvanların dilinde onlarla iletişim kurabilme düşünü, olur da bir gün gerçekleştirebilirsek, en çok da yalan söylemenin hayvan dilinde mümkün olmadığına sevineceğim!

Okumaya devam et “Ne diyorsun aslanım?”

Felsefe-Sinema Köprüsünde Wittgenstein

Anlamlandırma olanakları ve araçlarının farklılığı nedeniyle, sinema – felsefe ilişkisi sorunlu bir ilişki olsa da beyazperde veya ekranda felsefenin izini sürmek; idrak yolları tıkanması yaşadığımız günümüzde, toplumca yakalandığımız anlam yitimi hastalığıyla başa çıkmak için bir fırsat yaratıyor. Ta ki sinemayla felsefe yapmanın, aslında felsefeyle sinema yapmak olduğu anlaşılsın ve Jarman’ın Wittgenstein’i buna bir örnek olsun…

Okumaya devam et “Felsefe-Sinema Köprüsünde Wittgenstein”

Hayat kısa, Üvercinka uçuyor…

ÜVERCİNKA 59 YAŞINDA

Bu Cumhuriyet, bir aşiret mensubu olan Cemalettin Seber’den Türkçenin büyük şairi Cemal Süreya’yı yarattı. O Cemal Süreya Türkçenin aydınlığıyla Üvercinka’yı yazdı. O Üvercinka sömürünün, yoksulluğun ve gericiliğin üstüne üstüne uçuyor, 59 yıldır bütün kara parçalarında; Türkiye hariç değil!

Okumaya devam et “Hayat kısa, Üvercinka uçuyor…”

İkiliği Felsefeyle, Sanatla Aşmak

BELA TARR, TORİNO ATI

Gerçek ile kurgunun sınırlarındaki silinme, yaşam için derin bir kaos ve insan için geniş bir anlamsızlık üretiyor. Bu yazı, toplumsal olgulardan hareket edip Nietzsche’nin düşünce dünyasından geçerek Bela Tarr’ın sinema evreninde kapitalizmin yarattığı kaosu ortadan kaldırmanın olanaklarını arıyor.

Okumaya devam et “İkiliği Felsefeyle, Sanatla Aşmak”