(Bu yazıyı Beethoven’in 9. Senfoni’si eşliğinde okumanız önerilir.)
Tanrının Sekreteri
__ Ee? Ne düşünüyorsun? Dürüst ol, düşüncelerine değer veriyorum!
__ Bence kötü olmuş!
__ Benim amacım senin güzellik anlayışına meydan okumak! Müziğe çirkin ve marazi olanı katıyorum. İnsanın bağırsaklarından geçmeden ilahi olana nasıl ulaşırsın ki? (…) Burada, Tanrı burada işte. Beyinde, ruhta değil, bağırsaklarda; çünkü burası insanın hissettiği yerdir. Bağırsaklar göğe doğru kıvrılır ve dolanır. Onlar aydınlanmaya beyinden daha yakındır. Botlarına bok bulaşmadan başın göğe ermez! (Anna’yı dans etmeye zorlar…)
__ Affedersin, anlamıyorum Maestro!
__ Anlayamazsın elbette! Bu, anlamakla ilgili değil; eserlerimi yaşaman gerek. Bu bir dil Anna Holtz, benim icat ettiğim yeni bir dil! İnsanın Tanrıya dair deneyimlerini, benim deneyimlerimi anlatan bir dil. Sen de onun için gönderildin bana, bu dili yazmak için! Sen Tanrı’nın sekreterisin! Benim aracılığımla onun dudaklarını okuyorsun…
Okumaya devam et “250. Yaşında Beethoven’i “Anna”mak”