Türkçe ve Dillerin Eşitliği

TÜRK DİL BAYRAMI

 “Türkçenin kuralları, neredeyse bu dili icat edenlerin Türk olduğuna inanmayı zorlaştıracak kadar güçlü ve kesindir!” diyen oryantalistin bu sözleri karşısında sevinç çığlıkları atan “Türkçeci”lerimiz, Türklerin Türkçe ile aşağılanmış, hakarete uğramış olduğunu anlamayacak kadar dilden ve Türkçeden uzak değil midir?

Okumaya devam et “Türkçe ve Dillerin Eşitliği”

Dilin Görsel Formları

Atalarımız bülbül gibi şakımadan önce, olasıdır ki elleri ve bedenleriyle yaptıkları işaretlerle en temel anlamları, türlerinin diğer bireylerine iletebiliyorlardı. Daha sonra Ruby gibi işaret diliyle şarkı söylemek de mümkün oldu, işitme engelli babası gibi o şarkıyı dinlemek de! Bugünse konuşma ve yazmayı unutmuş görünüyoruz… Konumuz, İşaret Dilleri.

Okumaya devam et “Dilin Görsel Formları”

Dil İlişkileri ve İlişki Dilleri

Tarzanca dahil ilişki dillerinin, karma, kırık ve hatta bozuk da olsa tümü; sembolik hikâyedeki Tanrı’nın, anlaşamasınlar diye insanların karşısına çıkardığı dil engelini aşma mücadelesi; birlikte yaşama, özgür kalma ve anlam arama mücadelesinden başka bir şey değildir. Bu nedenle değerlidir…

Okumaya devam et “Dil İlişkileri ve İlişki Dilleri”

İngilizce Dil Savaşları

THE PROFESSOR AND THE MADMAN / DELİ VE DÂHİ

Filmi bir ana düşünceye bağlayacak olursak, Deli ve Dâhi’ye yansıyan dil savaşı Marks’ı doğrular niteliktedir; zira o “Bir kulübede saraydakinden farklı düşünülür.” der. Eklemek gerekir ki farklı düşünenin dili de farklılaşır! Bu farkın farkına varan İngiltere’nin dünkü aristokrasisi, bugünkü burjuvazisi hem egemenlik hem sınıf savaşında İngilizcenin kılıcını bilemiş kınından çekmiştir! Öyle anlaşılıyor ki sınıf savaşı, dilde de sürüyor!

Okumaya devam et “İngilizce Dil Savaşları”

Türkçe ve Tarzancalar

Dilbilimin sağladığı bunca olanak ortada dururken dilleri, ulusal reflekslerle yarıştırmak, yarışma sonunda bir kazananlar ve kaybedenler listesi oluşturmak bilimsel bir yaklaşım değildir. Bunun yerine tutulacak yol, Cumhuriyet önderleri gibi Türk dili çalışmalarını kurumsal ve bilimsel çerçevede sürdürmenin olanaklarını yaratmak, derleme/tarama yoluyla dilimizin söz varlığını ortaya çıkarmak ve işlemektir.

Okumaya devam et “Türkçe ve Tarzancalar”

Metnin Kuruluşu ve Yıkılışı

KİL TABLETTEN SİLİKON TABLETE

İnsanlığın, yazının ve metnin kuruluşuna yüzyıllardır verdiği yoğun emek, günümüzde kapitalizmin tutulduğu kültür kriziyle boşa düşmüş görünüyor. Kriz, yazarı da yazıyı da düşünceyi de dağıtıp göz gözü görmez bir toz bulutuna çeviriyor! Kil tabletlerde kurucu bir kekelemeyle başlayan yazı uğraşı, silikon tabletlerde yıkıcı bir postmodern kekelemedir artık!

Okumaya devam et “Metnin Kuruluşu ve Yıkılışı”

Gorgias’tan Günümüze Retorik

Halkı ikna ve inandırmaya şiddetle ihtiyaç duyulan seçim dönemlerinde, kişisel çıkarlarını toplum yararının önüne koyan politikacıların seçim kampanyalarında retorik, Aristoteles’in yükselttiği ‘etkili iletişim stratejisi’ derecesinden Gorgias’ın dilindeki ‘kandırma aracı’ derekesine düşüvermektedir.

Okumaya devam et “Gorgias’tan Günümüze Retorik”

‘Anlam’ın Yapısökümü

Herhangi bir “şey”in anlamı, açtıkça yayılan bir yapıya sahiptir. O yapıda her parça, kendisinin yokluğunda eksik kalan bir anlamı tamamlar. Gramer sadece dile ait bir kurallar bütünü değil; yaşamın ve “şey”lerin yapısını kuran bir iskelettir. Anlam kurmak o iskelet üzerine bir yapıyı inşa etmekse; anlamak, o yapıyı sökmektir!

Okumaya devam et “‘Anlam’ın Yapısökümü”

Tûtî-i Mu’cize Gûy

Bilim insanlarının söylediklerine göre, “insan türü olarak son ortak atamız bakımından papağanlara 318 milyon yıl uzak, şempanzelere ise 6 milyon yıl yakınmışız. Üstelik şempanzeler insanlardan sonra en zeki canlılarmış. Buna karşın konuşmayı etkileyen anatomi, sosyallik, beyin ve gen farklılıkları nedeniyle şempanzeler konuşamıyor; papağanlar ve bazı ötücü kuşlar ise konuşabiliyorlarmış.” Ama nasıl?

Okumaya devam et “Tûtî-i Mu’cize Gûy”

Olmak ve Sahip Olmak

Toplumu düzeltmeye dilden başlayacağını söyleyen Konfüçyüs’ün, ‘neden-sonuç’ ilişkisini ters kurduğu anlaşılıyor; zira tarihsel akışta ‘neden’ toplum, ‘sonuç’ dil gibi görünüyor. Bir de “olmak” ile “sahip olmak” eylemleri arasında, büyük uyum toplumu ile sınıflı toplum arasındaki kadar fark olduğu…

Okumaya devam et “Olmak ve Sahip Olmak”