Bir Haziran Öyküsü

Doksan gün doksan gece

cesaret bulaştı yediden yetmişe,

duran adama, kırmızılı kadına, bir de

polise kitap okuyan gence,

üstü başı gaz içinde.

Ne güneşte gölgesi,
ne rüzgârda yaprağının sesi
kâr etmedi, kesti ağacı kökünden kapital
ve İstanbul, isyan buldu böylece
on haziran önce.
  
On haziran önce,
yalnız, yorgun ve bitkin bir ülke
kıyameti kopardı bir dal cumhuriyet için
nasıl da güzelleşti sinirlenince 
doksan gün doksan gece.
  
Doksan gün doksan gece
cesaret  bulaştı yediden yetmişe,
duran adama, kırmızılı kadına, bir de
polise kitap okuyan gence,
üstü başı gaz içinde.
  
Üstü başı gaz içinde,
Mehmet, Zeynep, Ethem, Ali İsmail, 
düşlerinin düştüğü yerden duman yükselir
bir duman ki yükseldikçe
rengini verir tunca.
  
Rengini verir tunca,
karanlığı içinden delip geçen bir ışık,
içli bir şarkı gibi parklarda adları söylenir
Abdullah, Ahmet ve Berkin 
ateşler yanıp söndükçe.

Ateşler yanıp söndükçe
kızışır aydınlıkla karanlığın kavgası, 
iyiyle kötünün, dünle yarının, düşle gerçeğin
sustu rüzgâr ve susunca
kuşlar kondu ağaca.
  
Kuşlar kondu ağaca,
uzadı dallar, ağır uykulardan uyanır gibi,
sonra bütün yapraklar yeşile boyadı kendini
ve ağaç verdi herkese
gölgesini güneşte.

Haziran 2013’te...

                       (Onarılmış Şiirler'den)

“Bir Haziran Öyküsü” için 2 yorum

  1. Tebrik ederim kalemine kuvvet yüreğine saglık kal sağlıcakla öptüm iyi akşamlar kal sağlıcakla iyi günler…

Kenan için bir yanıt yazın Yanıtı iptal et

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir