Türkçe Davası!

“Dava” Davası

AKP’nin Resmi Gazetesi Sabah, “Başkan Recep Tayyip Erdoğan’dan ‘Bizim Yunus’ Yılı Açılış Töreni’nde önemli açıklamalar” manşetiyle Külliye’den bildiriyor:

“Başkan Recep Tayyip Erdoğan, ‘UNESCO, vefatının 700’üncü yılı olması münasebetiyle 2021 yılını Yunus Emre’ye adadı. Bu konudaki desteklerinden dolayı özellikle Azerbaycan, Bosna Hersek, Kuzey Makedonya ve Özbekistan’ın UNESCO’daki temsilcilerine teşekkürü bir borç biliyorum.’ dedi. Konuşmasına şehitlerin ruhları için Fatiha Suresi’ni okuyarak başlayan ve Yunus Emre’nin ‘Ben gelmedim dava için benim işim sevgi işi’ şiirinden bir mısra okuyan Cumhurbaşkanı Erdoğan, ‘Vefatının 700’üncü seneyi devriyesinde Gönül Sultanımız Yunus Emre’yi rahmetle, minnetle yad ediyorum. Rabbim onu cennetiyle cemaliyle müşerref eylesin.’ ifadelerini kullandı.”

O konuşmasında Yunus Emre’nin 700. ölüm yılı nedeniyle “Dünya Dili Türkçe” sloganıyla bir de seferberlik ilan eden Recep Tayyip Erdoğan’ın ve bunu yukarıdaki gibi bildiren söz konusu gazetenin “Dünya Dili Türkçe”sine döneceğiz; ama önce şu “dava” konusunu anlamaya çalışalım, zira benim kafam karıştı.

Bağımsız ve özgür bir Türkiye “davası” uğruna toprağa düşen şehitlerimizin ruhları için Fatiha suresini okuyarak konuşmaya başlayan, mevkuteye göre Başkan, AKP’ye göre Genel Başkan, resmi kayıtlara göre Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, böyle bir çelişkiye düşmüş olamaz. Habere göre güya Erdoğan, Yunus Emre’nin ‘Ben gelmedim dava için benim işim sevgi işi’ şiirinden bir mısra okumuş. Katiyen inanmam!

Neden mi?  Çünkü sık sık AKP’nin önüne 2023 hedefleri, 2053 ve 2071 vizyonlarını koyan ve “Davası inancı olmayanın, davası milleti olmayanın, davası ülkesi olmayanın sonu her zaman hüsran olmaya mahkumdur.” diyen bir Genel Başkan’ın Yunus’un “dava”yı reddettiği bir şiirini okuması düşünülebilir mi?

O Genel Başkan ki “Partimize bir dava olarak bakıyoruz. Bir dava olarak baktığımız için de davaya ihanet edenin, tekrar orada yer alması olacak bir iş değil.” diyerek davadan dönenleri hain olarak nitelemişken böyle bir tezata düşsün; olacak iş değil!

Hadi “dava” burada mecaz anlamlıdır, diyelim; ama sözcüğü bir hukuk terimi olarak alsak bile sadece 2014 yılından 2019 yılı sonuna kadar olan dönemde 63 bin kişiye ‘hakaret davası’ açtığını herkes biliyor. Yani bu anlamıyla da “dava”nın sonuna kadar içindedir ‘Başkan’!

Aynı “Başkan”ın sadece CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na 2011 yılından sonra 36 farklı konudan tazminat davası açtığı, kesinleşen 21’inden 18’i Kılıçdaroğlu lehine sonuçlansa da, bir sır değil ki.

Hem Recep Tayyip Erdoğan’ın, Necip Fazıl Kısakürek’in Çile kitabındaki “Gençliğe Hitabe” şiirinden alıntı yaparak “Dininin, dilinin, beyninin, ilminin, ırzının, evinin, kininin, kalbinin davacısı bir gençlik yetiştireceğiz!” demesinin üstünden henüz yüz yıl geçmedi!

Bence bu haberde fikri bir komplo girişimi var. ‘Başkan’ın “devrimi devirme” mücadelesini, “antiemperyalist dava”sını çekemeyen bu hainler, onu ‘davasız’ bir devlet adamı, bir ‘tatlı su siyasetçisi’ göstermek istemişler ve konuşma metnine sızmışlar!

Aman iyi ki bu hain, Yunus’un şu dizelerinden habersizmiş: “Adımız miskindir bizim / Düşmanımız kindir bizim.”

‘Başkan’ın verilmiş sadakası varmış!

Dünya Dili Türkçe

Varmış çünkü Erdoğan’ın konuşma metnine biraz yakından bakınca onun dilimizle ilgili söylediklerinden de bir komplo kokusu gelmiyor değil. Hem “Yunus’un aynı zamanda güzel Türkçenin mimarı olduğunu” söyletiyorlar ‘Başkan’a hem de Nihat Sami Banarlı gibi “ketebe yektübü Arabındır; kitap, katip benimdir.” dedirtiyorlar. Avanaklar, o zaman “yazman” kimindir diye sormazlar mı adama?

Hem bana sormazsınız, ama ola ki yanılır da sorarsanız, bence Türkçe seferberliğinin mottosu “Dünya Dili Türkçe” de yanlış bir seçimdir. İki nedenle yanlıştır: Birincisi, evrensel bir dünya dili olsa olsa Arapça olmalıdır; çünkü Kuran dilidir ve ‘Başkan’ bile Türkçeyi Arapça vezninde konuşmaktadır! Örneğin dilimizde uzun ünlü olmadığı halde özellikle sözcüklerin son hecelerindeki ünlüleri uzatmakta, kimi ünsüzleri şeddelemekte, bazen de Türkçe sözcüğü ayn sesi varmış gibi seslendirmektedir.

Ama benim asıl itirazım, Türkçenin dünya dili olması tezinedir ki tez kendi içinde bir çelişki taşımaktadır ve o komplocuların sinsi emellerine hizmet etmektedir. Şöyle ki, ulusal bir dilin dünya dili olması demek, kendisi dışında her dile biraz benzemesi, bütün ulusal ve kültürel niteliklerini yitirmesi demektir. Bakın İngilizceye desem, hangi İngilizce diye sormaz mısınız? İngiliz İngilizcesi mi, Amerikan İngilizcesi mi, Avustralya İngilizcesi mi; yoksa sömürgelerin her birinde ayrı ayrı şekillenmiş bir “ucube” İngilizce mi? ‘Başkan’ değil tabi, onu yanıltanlar böyle bir Türkçe mi istiyorlar yoksa?

Hele konuşmanın kimi paragraflarını, 4 yıl önce Binali Yıldırım’ın yaptığı konuşmadan kesip ‘Başkan’ın konuşmasına yapıştırmak da nasıl bir rezalettir? Yani ‘Senin Binali Yıldırım’ınki kadar bir dil bilincin yoktur!’ mu denmek istenmiştir? İnanamıyorum, ihanetin bu kadarı da fazla! Şuna bakın: “Sosyal medya dili, gençlerimiz arasında yeterli bir yazı diline, iletişim diline dönüşüyor. Anlamsız kısaltmalar, aralara serpiştirilen yabancı kelimeler, bozuk cümleler, saçma ifadeler günden güne sıradan hale geliyor. Tabelalarda yazışmalarda ve konuşmalarda şahit olduğumuz yabancı kelime kullanma hastalığı, artık geleceğimizi tehdit eder boyuta ulaşmıştır.” Koca ‘Başkan’ bu kadarcık lafı mı edemeyecek Allah aşkına?

“Anlamsız kısaltmalar, aralara serpiştirilen yabancı kelimeler, bozuk cümleler, saçma ifadeler” imiş! Bu, sosyal medya mesajlaşma dili bir kere, katiyen yazı diliyle bir tutulmamalı; de ki günlük konuşma dili. Günlük iletişiminizde cümleleriniz çok mu kurallı sizin? Kısaltmalar yapmıyor, emoji yerine mimiklerinizi kullanmıyor musunuz? Yani satır arasında şunu mu demek istiyor bu akıldaneler: Ne kadar çok bozuldu sosyal medyanın dili, oysa ‘Başkan’ımızın konuşma dili ne kadar temiz bir Türkçeyi örneklendirmektedir. İsterseniz karşılaştırın da o dünya dili Türkçenin farkını görün! Eğer söylenmek istenen buysa, ben bunda bir gizli amaç seziyorum! Bakalım aynı amacı siz de sezebilecek misiniz?

“Okullarda Osmanlıca okutulmadığı için dedemizin mezar taşlarını okuyamıyoruz. İçki içenler alkoliktir, içki içenler bize oy veriyorsa, alkolikler arasına girmemiş oluyor. Ananı da al git. Biz Ak partiyiz, bize Akp diyenler edepsizdir, iftiracıdır. Bunlar Cumhuriyet Bayramı’nda vals yaptılar, milleti taciz ettiler. Akdeniz beyaz deniz, white sea olarak adlandırılır. Terör örgütüyle masaya oturan şerefsizdir! Afedersin çok daha çirkin, Ermeni diyenler oldu. Biliyorsunuz kendisi Alevi’dir. Facebook filan falan, bunlar çirkin, berbat teknoloji. Her kürtaj Uludere’dir, sezaryen cinayettir. Gazetecileri tasmalarından kurtardık. Eskiden tuvalete bir milyon liraya gidiliyordu, şimdi artık bir liraya gidiliyor, biz buyuz. En az üç diyorum, hanım kardeşlerime sesleniyorum, en az üç tavsiye ediyorum. İki tane ayyaşın yaptığı yasa sizin için muteber oluyor da… Ben çevrecinin daniskasıyım be. Mahkemenin söz söyleme hakkı yoktur, söz söyleme hakkı din ulemasınındır. Apartmanların bodrum katlarında namaz kılıyorduk, cami yoktu. Bunlar sanatçı müsveddeleri. Ulan Cindoruk, kendine gel terbiyesiz, beyni sulanmış, aklı git gel yapıyor, be ahmak, bunun bedelini ödeyecek, yanına bırakmam. İngiltere, Almanya, Fransa ve “şahsım” dörtlü zirve yaptık. Libya’da bir kaç “tane” şehidimiz var. Akşener hanımefendinin kaçacak deliği yok, onun hesabı ağır olacak. Mansur Yavaş’ta her türlü yolsuzluk var, sahte senet cambazı, vergi kaçakçısı. Türkiye şu anda ekonomide pik yapıyor. Artistlik yapma lan. Kıvırmadan konuş. Sap gibi durmanın manası yok. Bahtsız bedevi. Cibiliyetsiz. Fırıldak. Terbiyesiz. Rezil. Kelle…”

(Bunları yazarken, Word’un yapay zekâsı satırların altını mavi çizip uyarıyor: “Argo veya kaba sözcük”)

Evet, ‘Başkan’ haklı, (Bu)“Türkçe’yle felsefe yapamazsınız.”

Not: Alıntılardaki yazım, noktalama ve anlatıma hiç dokunulmamıştır ki doğru Türkçenin değeri bilinsin!.

“Türkçe Davası!” için 6 yorum

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir